13 Nisan 2011 Çarşamba

Prensesin Uykusu (2010)

Fragmandan dolayı izlemeyi düşünmediğim Prensesin Uykusu'nu köşedeki DVDcide görünce Çağan Irmak hatırına aldım. Karşıma tahminimden daha eğlenceli, güzel diyaloglar içeren, dizilerden (ama asıl tiyatro sahnelerinden) aşina olduğumuz harika sanatçılarla yarı masal yarı gerçek fakat keyifli 110 dakika sunan bir film çıktı.

Senaryo ve yönetmenlik "Bana Şans Dile"den itibaren "Mustafa Hakkında Herşey", "Babam ve Oğlum", "Ulak", "Issız Adam", Karanlıktakiler" ve "Kabuslar Evi Serisi" yapımlarının hepsini genellikle beğenerek izlediğim ("Issız Adam" hariç) İzmirli Çağan Irmak'a ait. 

Kemal Sunal'ın 1989 tarihli "Gülen Adam" filmindeki Yusuf karakterini bana anımsatan Aziz, bir kütüphanede memur olarak çalışmaktadır. Bir gün apartmana kuaför olan Seçil ve 10 yaşındaki kızı Gizem taşınır. Oldukça sakin, kendi çapında huzurlu ve mutlu bir yaşama sahip olan Aziz, bu yeni komşusu ve onun küçük kızının talihsizce daldığı uzun bir uykuyla beklenmedik bir şekilde olayların akışına kendini kaptırır. Artık Aziz, onun çevresi ve Seçil yepyeni bir mücadele için savaşırlar.

Projelerinde genellikle aynı isimlerle çalışmayı tercih eden Çağan Irmak, bu sefer kuralını bozmuşa benziyor. Dizilerde sıklıkla karşılaştığımız ve her birinde farklı karakterlerle başarısını ispatlayan İstanbul Şehir Tiyatroları oyuncusu Çağlar Çorumlu, Aziz karakteriyle başarısını sinemada da tekrar perçinliyor. He tabi töreniyle yerle bir olan 4. Yeşilçam Ödülleri'nde en iyi erkek oyuncu ödülünü Cem Yılmaz'a veren kurumun Çorumlu'yu aday bile göstermemesi trajikomik bir hata ama onun bunu önemsemeyeceğini umut ediyorum.
Ünlü tiyatrocu anne ve babanın kızı olarak en az onlar kadar başarılı bir sanat hayatını ödüllerle sürdüren Sevinç Erbulak ise alışkın olmadığımız sapsarı saçlarıyla (aklıma direk "The Blind Side" ile Oscar'a kavuşan Sandra  Bullock'u getirdi) etkileyici ve gerçekçi bir performans sergilemiş.

Türk sinemasında genelde müzik ikinci sıraya atılsa da Prensesin Uykusu'nda Redd grubuyla oldukça başarılı bir şekilde ön sıralarda yer almaktadır (hatta sürekli Redd'in göze sokulması zaman zaman fazla geliyor). Tekrardan konu maalesef Yeşilçam Ödülleri'ne geliyor çünkü en iyi müzik ödülü "Kavşak" filmi yerine bu filme ya da diğer adaylardan birine gitmeliydi. Daha da komiği törende Redd grubuna oturacak yer ayırmayan organizasyon (ya da her kimse) grubun aday olmasına rağmen töreni sinirle terk etmesine sebep olmuş (ee haklı adamlar).
Son olarak, favori sahnelerim (çok fazla ipucu vermeden) Aziz'in küçüklüğünü anlatan animasyon bölümü ve Aziz'in hastanede klişelerden bahsettiği ilginç karşılaşma! Yarı animasyon, yarı masalsı fakat bir o kadar da gerçekçi türlerin bir arada bulunması ve bunu beğendirmek çok zor. Çağan Irmak bunu başarabilmiş mi çok emin değilim. Lakin, bu film dahil bir kaç projesinde de bu kombinasyonu denemesi bile Türk sineması için büyük adım kabul edilmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...