17 Ağustos 2011 Çarşamba

Win Win (2011)



Sinema eleştirmenleri tarafından oldukça ilgi gören, beğenilen ve çok güldürdüğü düşünülen Win Win (Türkçe adıyla Kazananlar Kulübü), yönetmeni ve baş rol oyuncusu ile yaz aylarında ön plana çıkıyor. ABD yapımı, dram ve komedi (?!) türündeki 106 dakikalık filmin yönetmen koltuğunda “The Station Agent”, “The Visitor” ve “Up” filmlerinin senarist ve yönetmeni 45 yaşındaki Thomas McCarthy oturmaktadır. Ayrıca Joe Tiboni ile senaryoyu da kaleme alıyor. Paul Giamatti, Amy Ryan, Bobby Cannavale ve Alex Shaffer oyuncu kadrosunu başarıyla dolduruyorlar.

İki çocuk babası Mike, ailesini zor geçindiren bir avukattır. Aynı zamanda gönüllü olarak güreş koçluğu da yapan Mike, maddi sıkıntısını karısından gizleyerek çıkış yolları aramaktadır. Fakat bulduğu yol yasal değildir. Sakin olan hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır.

Mutlu, orta halli bir ailenin hayatını anlattığı için büyük sürprizlerle karşılaşma düşünceniz en baştan ortadan kalkıyor. Evin babası iyi bir eş, ailesine düşkün bir baba ve onlara belli etmeden maddi durumunu toparlamaya çalışıyor. Diğer yandan, bölünmüş paramparça bir aileden gelen, yalnız fakat ruhundaki çocuğun varlığını hissetmek isteyen gencecik bir çocuk var. Bu ikisi bir araya geldiğinde, yazılan sağlam karakterle oldukça keyifli sahneler izliyorsunuz. Ama bu keyfin ne için komediye dönüştüğünü hala anlamış değilim. Filmin türü ve yapıldığı her reklamında üstüne basa basa komedi denmekte. Komedi anlayışımın kıtlığından gem mi vursam bilemedim. Dram ve aile filmi olarak kabul etsek daha başarılı olabilir. Bana komik gelen tek karakter anne rolünün (Amy Ryan) konuşmaları ve tavırlarıydı diyebilirim. Tabi karakterler sağlam kaleme alınmış görünse de, bence iç dünyaları yeteri kadar yansıtılamamış. Gene de alt yapılarının dolu dolu olduğunu hissediyorsunuz. Kostüm, dekor, mekan açısından ne yazık ki hiçbir çekicilik göze çarpmıyor. Hatta güreş takımının formasından dolayı sarı ve yeşil renkleri görmekten gına geliyor. Müzik kulağın pasını silecek kadar doyurucu olmasa da filme renk kattığından şüphe yok. Çok büyük beklenti ile seyretmeye başlamazsanız hayal kırıklığı da yaşamazsınız.
1967 doğumlu ünlü aktör ve komedyen Paul Giamatti’nin bu filme sağladığı katkıyı yadsımamak lazım. Göz doldurucu performansı ile Win Win daha izlenebilir bir hale geliyor. Zaten bu filmi izleme sebebi de bir bakıma kendisi. İyi bir adam fakat önüne gelen yasal olmayan bir fırsatı değerlendirirken kendi ve yaşam tarzı ile çelişen karakteri seyirciye çok güzel aktarıyor. Yaptığı şeyden utanması gerektiğini düşünürken dahi ona kızamıyorsunuz. Giamatti, “My Best Friend’s Wedding”, “The Truman Show”, “Dr. Dolittle”, “Saving Private Ryan”, “The Negotiator”, “Man on the Moon”, “Planet of the Apes” (2001), “Sideways”, “Shoot ‘Em Up” gibi bir çok filmde rol aldı. “Cinderella Man” ile en iyi yardımcı erkek oyuncu Oscar ve Altın Küre adayı olurken, “Barney’s Version” ile de en iyi erkek oyuncu Altın Küre adaylığının sahibi olmuştur. 1993 doğumlu Alex Shaffer ise Kyle karakteri ile sinemaya etkili bir giriş yapıyor. En büyük şansı da Thomas McCarthy ve Paul Giamatti gibi önemli kişilerin bulunduğu bir projede yer alabilmesi. Ayrıca sarı saçlı karakter dışında gerçek halini görünce içim rahatladı J


4 yorum:

  1. bugün izlemeye karar verdim bu filmi, sanırım eğlenceli bir film:)

    YanıtlaSil
  2. Eğlenceli olduğu konusunda hala şüphelerim var ama orta halli izlenebilecek bir film diyebilirim :)

    YanıtlaSil
  3. Yalnız bu film bizim Kaybedenler Kulübü'ne atıfta bulunuyor. Ayıp ayıp. ehehehe.

    YanıtlaSil
  4. Bence atıfta bulunmuyor, resmen söylüyor. Filmin adını ilk duyduğumda (Türkçe olarak) inanamadım. Kim kimle dalga geçiyor acaba diye düşündüm :) Gerçi Win Win'i Kazananlar Kulübü olarak çeviren insanlara şapka çıkarmak lazım ya neyse..

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...