Pas ve Kemik |
Mayıs başı Türkiye’de gösterime
giren Pas ve Kemik, sinemalardan önce !f Uluslararası Film Festivali’nde
görücüye çıkmıştı. 120 dakikalık dramın yönetmen koltuğunda Jacques Audiard
oturmaktadır. Senaryo ise işbirliğiyle ortaya çıkıyor: Craig Davidson’un kısa
hikayesinden Jacques Audiard ve Thomas Bidegain uyarlamıştır. Fransa ve Belçika
yapımın baş rollerinde Marion Cotillard, Matthias Schoenaerts, Armand
Verdure, Celine Sallette yer alıyorlar. Filmi neden seyrettiğimi baş
rolden tahmin etmişsinizdir: Marion Cotillard!
Etkileyici güzelliğiyle erkekleri
kendine çeken, katil balina eğitmeni Stephanie, bir gece kulübünde çıkan kavgada
Ali ile tanışır. 5 yaşındaki oğluyla ablasının evine sığınan Ali, dünyaya
Stephanie’den tamamen farklı gözlerle bakmaktadır. Kısa süreli tanışıklık,
Stephanie’nin yaşadığı iş kazası sonrası derinleşir.
Baş rolde Marion Cotillard
olmasaydı seyretmek aklıma bile gelmezdi. Zira Pas ve Kemik adı ilk
bakışta konuyla birlikte çok şey ifade etmiyor; kendine çekmiyor. Bu
rol için özel yüzme dersleri alıp, hayvanlarla iletişime geçmek için çalışan
Cotillard’ı görmek ise ilk izlenimdeki olumsuzlukları bir kenara attırıyor.
Cotillard’ın yer alması dışında filmin en sevdiğim diğer yanı da duygu sömürüsü
yapmadan derdini anlatmasıdır. Stephanie’nin yaşadıklarıyla göz yaşartıcı bir
dram çıkabilirdi ortaya. Hatta iş kazasından sonra hastanede uyandığı sahne
bence en başarılı andı. O dramı kısacık vakitte gayet gerçekçi olarak aktardı ve
üstünü kapadı. Aksini yapıp seyircinin gözyaşlarını kullansaydı Ali karakteri
öykünün içinde fazlasıyla sırıtırdı. Umursamaz tavrını bir kişiye değil tüm
dünyaya karşı kullanan Ali, biraz itici karakterdir. Öyküye zaten 1-0 yenik başlıyor. Oğlu Sam’i seviyor fakat
babalık sıfata ona uyamıyor. Sorumluluk almak Ali'e göre değildir. Kadınlarla ilişkisi de sadece cinsellikten
ibarettir. Bunu açıkça gösterdiği için kadınlar ondan bir şey beklemiyorlar.
Gayet dürüst bir adam olduğu aşikar! Stephanie’yle ilişkisi kazadan sonra ilerliyor
ve boyut değiştiriyor. Ali’ye rağmen böyle bir şey bekleniyor muydu? Evet.
Filmde uzadıkça uzayan gelişmeler dışında sürpriz yok.
Karakter detaylandırmaları Ali ve
Stephanie’de gayet başarılıdır. Herhangi bir gizeme yer bırakmadan ikisini de
tanıyabiliyorsunuz. Yan karakter sayısı ve öyküdeki yerleri gayet makul
ölçüde bırakılmış. Fazla göze batmıyor, varlıkları da öyküye renk katıyor.
Gelelim sevemediğim yönlerine.
Öncelikle böyle bir dram için süre hayli uzun geldi. Hikaye kısaltılıp sonuca
biraz daha hızlı ulaşılabilirdi. Sonuçta psikolojisi yoğun olan dramı seyre
dalıyoruz. Ali gibi çok konuşmayan karakterle 120 dakika geçmek bilmiyor.
Mekan, dekor, kostüm detayları öykü ve türe göre uygun olsa da projeye bir şey
katmıyor. Özellikle bu üç ayrıntıda kullanılan renkler iç karartıcıydı.
Stephanie ve Ali’nin hayatında fuşya veya cam göbeği renklerini görme ümidim
elbette yoktu. Bu kadar koyu ve sıradan renk tercihi 120 dakikanın ömrünü uzatıyor. Neyse ki gerçekçiliğin önde tutulması ve oyuncuların performansıyla sona
ulaşmak mümkün oluyor.
IMDB’den 7.5, Rotten Tomatoes’dan
82 almıştır. Gelen eleştiriler de bu sitelerle paralel doğrultudadır. Benim
bakışıma göre oyların biraz fazla olduğunu düşünüyorum. Gerçi Cesar
Ödülleri’nde en iyi uyarlama senaryo, umut vaat eden erkek oyuncu ve müzik
dallarını kazandı. Baş roldeki 1977 Belçika doğumlu Matthias Schoenaerts’ın
ödülü hak ettiğini kabullenmek gerekir. Ali karakterini bir sevdim, bir itici
buldum. Bu sürekli duygu değişimi aslında oyuncunun başarısını gösteriyor.
Yenilgilere alışık Ali, Stephanie’yle bir kuyunun dibine gömülüyor bir su
yüzüne çıkıyor. Gel gitler ikisini farklı yönlerde etkiliyor. Günlük yaşamda
Ali gibi karakterle selamlaşmam bile zorken (kahrolsun ön yargılar!)
yaşadığı olaylarla empati kurma imkanı buluyorsunuz. Karakter çok güzel
işleniyor; oyuncu da hakkını veriyor. Marion Cotillard’a değinmeyi gerek
görmüyorum. O her rolde, her projede harika!
film biraz geç geldi türkiyeye. bayağı aramıştım geçen sene bulamamıştım umudumu kesmiştim filmden ama vizyona girdi, torent sitelerine düştü, sen de yazdın iyi de oldu :)
YanıtlaSilGüzel film doğrusu..Ellerinize sağlık.
YanıtlaSilOkuduğunuz için teşekkür ederim :)
Sil