Gazeteci Çocuk |
Nisan’da Türkiye’de gösterime
giren Gazeteci Çocuk, oyuncu kadrosuyla seyirciyi kendine çekiyor. Yönetmen
koltuğunda “Monster’s Ball”un
yapımcısı, “Precious”un yapımcı ve
yönetmeni Lee Daniels oturmaktadır. 101 dakikalık ABD yapımının senaryosu Pete
Dexter’ın 1995 tarihli aynı adlı romanından Lee Daniels tarafından
uyarlanmıştır. Gerilim türündeki filmin oyuncu kadrosu ise şöyle: Matthew
McConaughey, Zac Efron, Nicole Kidman, David Oyelowo, John Cusack. 12,5 milyon
$ bütçesine karşılık 2,5 milyon $ hasılat elde etmiştir.
1960lı yılların sonunda polis
şefini öldürmekten idama mahkum olan Hillary Van Wetter’ın, Bless adlı güzel
bir kadınla mektup arkadaşlığı vardır. Hillary, Bless’e masum olduğunu
inandırır ve kendine aşık eder. Bless, muhabir Ward, yardımcısı Yard ve Ward’un
kardeşi Jack’ten Hillary’i kurtarmak için yardım ister.
2012 Cannes Film Festivali’nde
yarışan ve Altın Küre’de en iyi yardımcı kadın oyuncu adaylığında Nicole
Kidman’ı öne çıkaran film, sıradışı anlatımı ve kurgusuyla farklı eleştirilere
maruz kalıyor. En başta şunu belirtmek gerekir: Gazeteci Çocuk herkese hitap
edebilecek, herkesin beğenisi toplayacak bir proje değil. Ne yazık ki ben de çok
beğenemeyenler arasındayım. Jack üzerine oturtulan hikayede amaç Hillary’i
kurtarmaktır. Bu yolda ilerlerken aralara ufaklı büyüklü başka hikayeler
giriyor. Kurguya başarısız sıfatını takmak bu noktada doğru değil lakin
standartlarda ilerlemediği aşikar. Dörtlü ekip Hillary’i kurtarma yolunda
olumlu adımlar atarken başka olaylar patlak veriyor ve aslında bu dörtlü iyiye
değil, kötüye doğru yelken açıyorlar. Bu olayların içinde kadın istismarı,
ırkçılık girince ister istemez ön yargı su yüzüne çıkıyor. Yalnız şu da var:
Filmi seyrederken yönetmenin tüm bunları bilinçli yansıttığını görüyor ve
hissediyorsunuz. Senaryonun ve kameranın sıradanlığı bozma, olağan görünen
şeylerin dışına çıkma düşüncesi var. Başarıyor da.. Sıradanlığa, olması gereken
şeylere alışık seyirciyi rahatsız ediyor.
Mekan, dekor, kostüm detayları
senaryo ve kurgunun kışkırtıcılığına oranla çok başarılıdır. Dönemin
kıyafetleri, ev dekoru, kullanılan renkler, yapılan makyaj, arabalar,
Hillary’nin evine giden yol, nehir filmin çıtasını yükseltiyor. Özellikle Bless
karakterinin kostümleri çok dikkat çekiyor. E sonuçta taşıyan kadın Nicole
Kidman olunca beğeni yükseliyor. IMDB’den 5.7, Rotten Tomatoes’ten 43 alan
projeye gelen yorumlar genellikle olumsuz görünse de filmin hala kötü olmadığı
kanısındayım. Sadece Lee Daniels’ın dilini anlamak gerekiyor. Sharon Stone
kılığına girmiş Nicole Kidman, neden bu rolü kabul etmiş diye sorgulayanların
sayısı az değil. Diğer yandan, performansı takdir edilmeli. Hep aynı orantıda,
belli standartlara oturtulmuş karakterleri canlandırmak oyunculuğu zaten
öldürür. Matthew McConaughey, Zac Efron’un daha arka planında dursa bile
hünerini konuşturuyor. Kadro seçimi filmin en büyük artısı olduğu
düşüncesindeyim. Özellikle Anita rolündeki Macy Gray tüm karakterlerden daha
ağır yük taşıyor. Irkçılığın her boyutunu bitmek tükenmek bilmeyen sabırla
kabullenip ses çıkarmıyor. Haraketleri, mimikleri ve yorumları baş
roldekilerden çok daha gerçekçi duruyor.
Not: Afişte kullanılan pembe tonu
harika!
çok kötü eleştiriler alıyor ama yine de çok merak ediyorum. özellikle de Kidman'ı :)
YanıtlaSilKidman'ın konuşmaları, mimikleri, hareketleri gerçekçi duruyor. Antipati uyandırabilir diye düşünüyorsun fakat onu da yapmıyor. Sanırım hiç böyle bir karakterde izlememiştim onu.
Sil