16 Mayıs 2013 Perşembe

Hotel Transylvania (Otel Transilvanya) (2012)

Otel Transilvanya

Oscar döneminde arşive eklesem de yeni izleme fırsatı yakaladığım Otel Transilvanya, eğlenceli 92 dakika sunuyor. Kasım 2012’de Türkiye’de gösterime giren 3D özellikli animasyonun yönetmenliğini Genndy Tartakovsky üstleniyor. Todd Durham, Daniel - Kevin Hageman’ın öyküsünden Peter Baynham ve Robert Smigel kaleme alıyorlar. Komedi, dram komedi türündeki animasyonun seslendirmelerinde Adam Sandler, Andy Samberg, Selena Gomez, Kevin James, Steve Buscemi gibi isimlerle karşılaşıyoruz. ABD yapımının 85 milyon $’lık bütçesine karşılık 346 milyon $’dan fazla hasılatı vardır. Altın Küre’de en iyi animasyon adayı olmuştur.

Drakula, 1250 odalık Romanya’daki lüks işletmesi Otel Transilvanya’da kızı Mavis’in 118. doğumgünü için çok özel bir parti düzenler. Sadece canavarların kabul edildiği, onların huzur bulduğu otele insanlar asla giremez! Dünyanın her tarafından önemli canavarları konuk eder: Frankenstein ailesi, Mumya, Görünmez Adam, Kurtadam... Her şey yolunda ilerlerken bir anda canavarların hiç istemediği bir misafir çat kapı gelir. Üstelik gitmeye niyeti hiç yoktur.

3D özelliği ve dublajından (dublaj sevmeyen biri olarak işime geldi tabi) yararlanamadığım animasyonu seyrederken çok keyif aldım. Daha çok küçüklere göre bir film olsa da büyümeyen küçükler de yıllardır duydukları canavarların özeline girerken eğlenceli dakikalar yaşayabilirler. Öncelikle filmin mantığı ve kurduğu düzen çok hoşuma gitti. Tanıdığımız canavarları bir de onları en yalın oldukları yerlerde gözlemliyoruz: Tatilde! Onlara canavar diyen kim? İnsanlar. Peki onlar neden insanlardan kaçıp bu otele tatile geliyorlar? Çünkü burada özgürler, canavarlaşmak zorunda kalmadan eğlenip dostlarıyla beraber olabiliyorlar. İnsanlar canavarlardan korkarken canavarlar da bir bakıma kendilerini korumaya alıp kötü karaktere bürünüyorlar. Filmin verdiği mesaj aslında bu. Canavarlara dostça yaklaşılırsa (canavar belki bir ırk olarak algılanabilir) ve empati kurulursa “Bütün dünya buna inansa birlik olsa hayat bayram olsa!” moduna girebiliriz. Gerçekçi geliyor mu bu yaklaşım? Tabi ki hayır, sadece temenni.
Çizimler, karakterler, kullanılan renk ve gölgelendirme, mekan, kostüm detayları hayli başarılıdır. Zaten çok kez sinemada veya TV’de rast geldiğimiz karakterleri yan yana görmek, onların bilinmeyen özeline inmek bu gibi teknik detaylarla seyirliği artırıyor. Drakula’nın siyah ağırlıklı hayatına rağmen oteli beklenilenden daha renkli, eğlenceli, huzurlu (tabi canavarların gözünden bakacak olursak). Drakula’nın kızına olan düşkünlüğü çoğu babada rastlanamayacak kadar fazla. Canavarlara kötü diyemiyorsunuz. Filmi sevimli kılan da bu sanırım.

IMDB’den 7, Rotten Tomatoes’tan da 43 almıştır. Arada ciddi oranda fark olması elbette şaşırtıyor. Olumsuz geri dönüş yapanları rahatsız eden küçük yaşlara daha çok hitap etmesidir. Bunda senaryo ağır basıyor. Diğer yandan animasyonları sadece büyüklere yönelik yapılması da asıl sahiplerine haksızlık olmaz mı? Ara sıra böyle seçimler gerekli. İzlerseniz güzel vakit geçirirsiniz. Hasılata bakılırsa çoğu kişi de benim gibi düşünür, ne dersiniz?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...