11 Mayıs 2013 Cumartesi

Gözetleme Kulesi (2012)


Kasım 2012’de gösterime girdiğinde çok istememe rağmen bir türlü izleyemediğim (sınırlı sayıda salonda gösterime giren Türk filmlerinin kaderi) Gözetleme Kulesi, Olgun Şimşek’in kadroya dahil olmasıyla ile tüm dikkatleri üstüne çekiyor. Yönetmenliğini ve senaristiliğini Pelin Esmer’in üstlendiği 100 dakikalık dram gerilimde Olgun Şimşek’e Nilay Erdönmez, Menderes Samancılar, Kadir Çermik, Laçin Ceylan, Rıza Akın eşlik ediyorlar.

Karadeniz’in ıssız bir ormanında yangın gözetleme kulesinde bekçiliğe başlayan Nihat, herkesten her şeyden kaçmıştır. Tosya’da küçük bir otogarda hosteslik yapan Seher ise Nihat’tan farklı olarak izole bir hayatı tercih etmek zorunda kalmıştır. Nihat’ın geçmişi, Seher’in şimdiki zamanı onların yollarını kesiştirir.

Şimdiye kadar ilk kez memleketimin adını bir filmde (Kargı) duyduğum için gayet taraflı olarak 1-0 önde başladığını belirtebilirim. Çekimleri Kastamonu’nun ilçelerinde gerçekleştirilen film, herkes gibi benim de aklıma hemencecik “Selvi Boylum Al Yazmalım”ı getirdi. Cemşit’le Asya’nın benzer kaderi Nihat’la Seher’de yeniden ortaya çıkıyor. Sadece Nihat ve Seher daha vahim olaylarla karşı karşıyalar. Diğer yandan, Gözetleme Kulesi’nde gerilim daha yoğun yaşanıyor. Dram gerilim türü Türk filmlerinde çok tercih edilmediği veya yapılamadığı için benim açımdan fazlasıyla artı puanı hak ediyor.

Mekan, kostüm, dekor seçimleri gayet başarılıdır. Karadeniz’in mükemmel orman manzarasını arkasına alan Pelin Esmer, görsel bir şölen sunuyor. Müziğin kullanılmadığı filmde öykünün ilerleyişi pek kolay olmaz. Esmer bu yoksunluğu görsellikle kapatıyor. Ormanın ıssızlığı bir yandan da gerilime itiyor ve filmin türünü belirlemede yardımcı oluyor. Senaryoda en tatmin edici şeyin karakterler olduğu inancındayım. Bu filmden önce gözetleme kulesi bekçisi diye bir meslek veya gözetleme kulesi diye bir iş alanı dahi bilmiyordum. Pek duyulmayan meslekten yola çıkarak karakteri oluşturması çok etkili geldi. Sonuçta Nihat aynı yalnızlığı/ıssızlığı başka işte/yerde de yaşayabilirdi. Pelin Esmer senaryoya bu rengi, meslekle katıyor. Seher’in mesleği Nihat’a göre daha bilindik. Üniversite dönemimin ortasına kadar  otobüsle şehirler arası o kadar çok seyahat ettim ki otobüs hosteslerini gözlemleme fırsatım fazlasıyla oldu. Hemen hemen aynı güzergahlarda seyahat ettiğim için şu kesin: Otobüs hostesleri (hele belli bir marka altında çalışmayanlar) bu kadar net ve akıcı anonslar yapmıyor, yapmaz. Seher’in edebiyat fakültesinde okuması buna bir cevap olabilir lakin inandırıcılığı yok ediyor. Diğer yandan, Seher’in yaşadıklarını “trajedi” olarak nitelendirmek yetersiz kalıyor. Öyle bir olay başına gelmiş ki başka oyuncu olsa benzer etkiyi yaratır mıydı diye düşünmeden edemedim. Karakterin başına gelenler onu canlandırana büyük avantaj sağlıyor. Tabi Nilay Erdönmez kusursuza yakın bir oyunculuk sergilediği de aşikar.
Ana hatlarda Seher ve Nihat varken yardımcı karakterlerde en göze çarpan ve neredeyse performanslarıyla onların önüne geçenler Seher’in anne ve babasıdır. Anne ve babaya nefret dolu duygular besliyorsunuz. Kızlarının ne halde olduğunu bile bile çaresizlik içinde bırakıp bir daha yoklamamaları inanın beyninize kan sıçratıyor. Karakterlerin gözlerini kaçırarak konuşmaları, bir yandan efelik yapıp diğer yandan el kol hareketleriyle düşkünlüklerini göstermeleri en başarılı sahnelerden bir kaçıydı. Süreleri kısa olsa da film bittiğinde akılda kalıyor.

Karakterlerden sonra beğendiğim ikinci şey ise olay örgüsüdür. İlk bakışta Seher’e karşı pek olumlu düşünceler beslemiyorsunuz. Aklına buyruk, sosyal iletişimden yoksun, kendini beğenmiş sıfatlarının ardı arkası kesilmiyor. Zaman ilerledikçe ön yargılarınızın esiri olduğunu fark ediyorsunuz. İnsanları konuşmaları, tavırlarıyla direk eleştirmemek lazım. Seher’i tanımak için olay örgüsü çok etkin kullanılıyor. Filme hem gizem hem de gerilim katıyor.

MSÜ Güzel Sanatlar fakültesi mezunu Nilay Erdönmez, alkışlanacak bir performans sergiliyor. Hatta Olgun Şimşek var diye seyrettiğim filmde onu dahi geçmiştir. Seher’in anne ve babasını oynayan Laçin Ceylan ve Rıza Akın da yukarıda bahsettiğim gibi kısa sahnelerine rağmen unutulmayacak karakterleri canlandırıyorlar. Gözetleme Kulesi, Altın Koza Film Festivali’nde en iyi yönetmen, kadın oyuncu, yardımcı kadın oyuncu, yardımcı erkek oyuncu ve görüntü yönetmeni ödüllerini almıştır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...