Teneke Trampet |
Oscar Matzareth üçüncü yaşına bastığı gün, hem boyundan hem de yaşından büyük bir işe kalkışır: Yozlaşmış büyüklerin hayatına inat büyümemeye karar verir. 1920li yıllarda hangisinin babası olduğunu bilmediği iki adam ve annesi ile yaşayan sıra dışı Oscar, çevresinde yaşananların aksine fiziksel olarak değişme göstermeyecektir. Bu isyanını fiziksel özelliği dışında iki şey ile daha gösterir: teneke trampeti ve tiz çığlığı!
Oscar ödüllü diye görür görmez alıp merakla izlediğim Teneke Trampet, tarihin yoğun akışına farklı bir açıdan ışık tutsa da 1920li yılların zor anları etkileyici bir şekilde ele alıyor. Nazizim yükselişi, Yahudi katliamı, savaş ve siyaset küçük Oscar’ın gözlerinden anlatılıyor. Bitmek tükenmek bilmeyen trampet sesi sinir bozsa da ünlü yazar Günter Grass’ın hedefinin bu olduğu aşikar. Filmin baş karakteri Oscar görünüyor fakat seyrederken fark edeceksiniz ki baş karakter bir oyuncudan çok konunun ta kendisi yani isyan ve büyük tepki! Gelmiş geçmiş en büyük olaylardan birini içinde barındıran dönemde Oscar’ın gözüyle yapılan inceleme hem korkutuyor hem de meraklı meraklı izlettiriyor. Diğer yandan, oldukça ağır işlenmesi (sürükleyicilik anlamında değil tabi ki) biraz yorucu geliyor. O kadar fazla mesaj veriyor ki takip etmek zorlanıyor. Her taşın altından bir gönderme, bir simge çıkıyor. Bir süre sonra masa üstünde duran tabaktan bile huylanmaya başlıyorsunuz. Karakter detaylandırmalarına gelince, oyuncu kadrosu fazla olsa da belli başlı öne çıkanlar karakterler yaşam hikayeleri ele alınmadan güzelce işleniyor. Diğer yandan, hiç birini sevemiyor ve yakınlık duyamıyorsunuz. Bu da filmi zorlayan başka bir özellik sayılabilir. Bazı filmleri izledikten sonra kitabını okuma isteği duyarım lakin bu filmden sonra kitabın daha çok zorlayacağını düşündüm. Hele de Oscar’ın gözlerini hiç unutmayarak sayfaları çevireceksem! Kaç kişinin aklına bir savaş dönemini böyle ele almak gelir, emin değilim. Zaten bunu düşünen de kırk yılda bir çıkıyor. Öykünün ele alınışını gördükten sonra tavsiye edip edemeyeceğimden bile emin değilim fakat izlediğime de hiç pişman olmadım.
Mekan, dekor, kostüm, makyaj detayları en az senaryo kadar ilgi çekici tasarlanmış. Savaş zamanını anlattığı için dönem filmine de göz kırpan film, gerek asker kıyafetleri, gerek kasabanın dekoru konusunda titiz çalışmaları içeriyor. Görüntü ve ses teknolojisi açısından etkileyici başarılara imza attığı söylenemese de (gerçi çekildiği seneye bakılınca hiç fena değil) Oscar’ın tepkilerinden biri olan tiz çığlığı kulak zarlarını patlama noktasına getiriyor.
IMDB’den 7.6, Rotten Tomatoes’tan da 79 puan alan filme gelen eleştiriler pek yenir yutulur türden görünmüyor. Yayınlandığı yıldan itibaren pek çok yasaklamalara maruz kalmıştır. Bunun ana sebebi ise pornografik öğeler barındırmasıdır. Alınan mahkeme kararı ile bu yasakların hepsi kaldırılsa da filme duyulan ön yargı çok değişmemiştir. Filmin zorlayıcı pek çok öğesinden bir diğeri de bu oluyor tabi ki.
Şimdi de meşhur Oscar’ı canlandıran 1966 İsviçre doğumlu David Bennent’e gelelim. Oyuncu bir babaya ve dansçı bir anneye sahip David Bennent, Oscar karakteri ile tüm dikkatleri üzerine çekmiştir. 13 yaşındayken böyle bir rolle ortaya çıkması çok ciddi tepkiler toplamıştır. Zaten filmin yasaklanmasında en büyük etken de 13 yaşındaki bir çocuğun Oscar karakterini canlandırmasından kaynaklanıyordur. Yoksa dönem koşullarına ya da ideolojilere olan tepkilerden değil bu rest çekişler. Birkaç oyunda yer alan oyuncu, bunlar dışında sinemada çok yer almamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder