Suikast |
Ağustos 2011’de Türkiye’de gösterime girmesine rağmen sinemaya gidemediğim, DVDsini bulur bulmaz aldığım ama gene bu haftaya kadar izleyemediğim meşakkatli bir film oldu Suikast benim için. Yönetmen koltuğunda ayrıca yapımcısı da olan Robert Redford otururken, öyküyü James D. Solomon ve Gregory Bernstein ele alıyor. James McAvoy, Robin Wright, Justin Long, Danny Huston, Evan Rachel Wood, Kevin Kline ve Alexis Bledel’in baş rollerini paylaştığı 123 dakikalık ABD yapımı tarihi dramın bütçesi 25 milyon $ açıklanırken, hasılatı ise 15 milyon $’da sınırlı kalmıştır.
Mary Surratt, Abraham Lincoln suikastinde başkanı, başkan yardımcısını ve içişleri bakanını öldürmek amacıyla komplo kurmaktan, yardım ve yataklıktan 6 kişiyle beraber yargılanır. Lincoln’un ölümüyle herkes sorgusuz sualsiz bu kadını da suçlarken, avukatlığa yeni adım atmış Frederick Aiken Mary'yi savunmak için atanır. Lakin işi hiç kolay olmayacaktır; hele kendisi bile bu kadının suçlu olduğunu düşünürken!
“Warrior” filminde adından taze taze bahsettiğim Mark Isham, tarihi bir film ile karşımıza çıkıyor ve müzik çalışmaları ile öykünün gerginliğini ve dramını seyirciye etkileyici şekilde aktarıyor. Renklendirme (koyu tonların hakimiyeti ve parlaklığı), görüntü teknolojisi ön plana çıkarken, dönem filmi olmasıyla da mekan, dekor ve kostüm detayları çarpıcı duruyor. Erkek kadro ağırlıklı bir film olduğu için asker kıyafetlerine epey özen gösterilmiş. Senaryo başarılı olsa da ele alınışı çok heyecan verici gelmedi. Hatta 123 dakika bu öykü için uzun bile sayılır. Yaşatılması gereken duyguları yönetmen seyirciye güzelce aktarsa da sanki bazı şeylerin üstüne fazla gidilmediği hissi yaratıyor. Senaryo mu kısıtlı yoksa Robert Redford mu bazı yerleri görmemezlikten gelmiş emin değilim. Ne Lincoln’un öldürülmesinde yeteri kadar detay var, ne de suçlanan kadının yaşadığı duygular ve geçmişi ön plana çıkıyor. Sürenin uzunluğuna rağmen soru işaretleri kafa kurcalıyor.
Diğer yandan, avukat karakterinin verdiği savaş imrendirici cinsten. Film boyunca avukat karakterine “Peygamber sabrı mı var sende?” diye sorup durdum. Yaşadığı stres ve çaresizlik, diyaloglar ve mimiklerle güzelce yansıtılıyor. Avukat karakteri ön plandayken kadro kalabalıklığına rağmen geride kalan karakterlerin detaylandırılması çok yavan geldi. Aslında kadro daha sadeleştirilip diğer karakterlere daha derin yer verilebilirdi diye düşünüyorum.
IMDB’den 7, Metacritic’ten 55, Rotten Tomatoes’tan da 56 alan Suikast, başarılı oyuncu kadrosu seçimi ile övgü alırken filmin kurgusu ve genel havasının yaratamadığı heyecan ile ekranda çok sıcak bakılan filmler arasına ne yazık ki giremedi.
1979 doğumlu James McAvoy, baş rollere alışkın olarak bu filmde de avukat karakterinin hakkını veriyor. TV projeleri sayesinde basamakları hızla tırmanan McAvoy, en büyük çıkışını “The Last King of Scotland” ile gerçekleştirdi. Bu proje ile en iyi çıkış yapan erkek oyuncu Bafta ödülünü kazandı ve en iyi yardımcı erkek oyuncu Bafta adayı oldu. Devamında “Atonement” ile de en iyi erkek oyuncu Bafta ve Altın Küre adayı oldu. Filmdeki halini gördükten sonra sakal kendisine yakışıyor demeden geçemeyeceğim!
1966 ABD doğumlu Robin Wright, filmde koca koca çocukları olan bir anneyi canlandırsa da tam bir anne kıvamında durmuyor. Bunu oyuncunun başarısızlığı olarak belirtmiyorum çünkü o yaşta çocuklara sahip olması için yüzü çok genç duruyor. Filmi izledikten sonra ilk merak ettiğim şey de Wright’ın kaç yaşında olduğuydu. Canlandırdığı karakterle hemen hemen aynı yaşlarda olması avantaj mı dezavantaj mı, çözemedim. “Forrest Gump” ile sinemaseverlerin kalbini kazanan oyuncu, en iyi yardımcı kadın oyuncu Altın Küre adayı olmuştu. Bir kez izlediğim ama hiç beğenemediğim “She’s So Lovely” ile adını daha da duyuran Wright, devamında “Message in a Bottle”, “Unbreakable”, “Searching for Debra Winger”, “Nine Lives”, “New York, I Love You” ve “The Girl with the Dragon Tattoo” gibi projelerde boy gösterdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder