Kasım 2012’de gösterime
girdiğinde ilgi odağı olan, övgüler kadar yergilere de maruz kalan Dağ, Türk
milletini hassas noktasından yakalamayı hedefliyor. Gecikmeli seyrettiğim savaş, aksiyon, dramın yönetmen ve senaristi Alper Çağlar’dır.
Kurguyu da üstlenen Çağlar, genç yönetmenler arasında ışığı parlayanlardan sayılıyor.
90 dakikalık projenin oyuncuları Çağlar Ertuğrul, Ufuk Bayraktar, Fırat
Doğruloğlu, Mesut Akusta’dır.
Gençliğini hovardalık ve eğlenceyle dolu dolu geçiren 27 yaşındaki Oğuz, bedelli askerlik yapma
imkanı varken kısa dönem askerliği tercih eder. Ankaralı Bedir ise hayli sorunlu bir
askerdir. Peş peşe girdiği kavgalar, komutanlarıyla sürtüşmeleri herkese
illallah dedirmiştir. Askerliği günbegün uzar. Bu iki zıt karakter bir
iletişim anteninin tamiri için görevlendirilirler. Dağa ulaşmak için verdikleri
mücadelede tek engel soğuk hava koşulları ve zorlu yol değildir. Teröristler pusuda
onları beklerler. Artık taraf olup düşmanlarını belirlemek zorundadırlar.
Filmi gayet güzel özetleyen sözü
afişte bulabilirsiniz: Bir ölür, bin dirilir. Bu toprakları korumak adına
atalarımız, dedelerimiz onca savaş ve mücadelenin içine girmişler, bizlere bu
hayatı bahşetmişler. Geçmişte yaşananları dinleyerek, okuyarak büyüdük. Bu nedenle
milli duygularımız tetiklenmeye her daim hazırdır; yeter ki kibrit çakılsın.
Alper Çağlar da bu fırsatı Dağ’da kullanmak istemiş.
Afişteki slogan yerini buluyor
mu? Kesinlikle! Film hedefine ulaşıyor, bu uğurda sıklıkla hatırlatma da
yapıyor. İstanbullu Oğuz’un ve Ankaralı Bedir’in komutanları yaşadıkları
psikolojik sorunlarını dile getirmekten çekinmiyorlar. Bir bakıma iki genci en
zor koşullara hazırlamaya çalışıyorlar. Korkunun normal bir duygu olduğunu,
ondan kaçmak yerine kafayı oyalamak gerektiğini vurguluyorlar. Senaryodaki 4
ana karakter (2 er, 2 komutan) hayattan kaçıyorlar. Geçmişte bıraktıkları, sevdikleri var. Dağ, onların acısını düşünmeye fırsat vermiyor. Bu detaylandırma
seyirciyi zaman zaman tatmin edebiliyor. Gönül isterdi ki ana karakter Oğuz’da
daha derinlere inilsin. Oyuncu performansından mıdır yoksa karakterin
yetersiz yazılmasından mıdır emin değilim, ilk dakikadan son dakikaya kadar Oğuz kafada
hep soru işareti bıraktı.
Yönetmen ise eldeki
milliyetçilik duygusunu sadece diyaloglarla süslemeyi tercih etmiş. Mekan,
dekor, kostüm, kamera açıları, ses düzeni diğer filmlerden öne
geçemiyor. Asla başarısız veya kötü olarak nitelendirmiyorum. Sadece yenilik katılmayınca
da Dağ’ı neden izlemem gerektiği konusunda tatmin edici cevap bulamıyorum. Neyse ki kullanılan renkler (özellikle dış cephede) filmin psikolojisini yansıtacak kadar ince düşünülmüş. Gri, koyu mavi tonlarla birlikte beyazın göz kamaştırıcı yoruculuğu bir olmuş.
1987
İzmir doğumlu Çağlar Ertuğrul, Koç Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden
mezundur. Çeşitli tiyatro oyunlarında rol aldıktan sonra reklamlarla ekran yüzü
olmaya başlamış. Fiziksel avantajıyla ekranda yerini koruyacağına şüphe yok.
Zamanla umuyorum ki oyunculuğu da gelişecektir. Böylece geçmişe baktığında Dağ
filminde neler yapamadığını fark edecektir.
1981 doğumlu Ufuk Bayraktar’dan “Kader” filminde biraz bahsetmiştim. Bekir karakteriyle hayatımıza
girdikten sonra “Yumurta”, “Ali’nin Sekiz Günü”, “Toprağın
Çocukları”, “Bu
Son Olsun”, “Çanakkale 1915” filmlerinde yer aldı. Her projede çıtayı yükseltiyor.
Dağ’da beni belki de tek mutlu eden Bayraktar’ın performansıydı. Gayet doğal ve
inanılır bir insan yaratmış.
Ben izlediğimde "Dağ" filmini çok beğenmiştim. etkileyici sinematografi, doğal oyunculuklar, ince düşünülmüş diyaloglar, yavaş da olsa sıkmayan hikaye Türk sinemasında hala varolan çok kalitesiz bazı filmlerin yanında Türk sinemasının yenilikçi, deneysel, az bütçeyle çok iş yapan gurur duyduğum diğer grup filmlerine bir yenisinin eklendiğini hissettiren bir filmdi. Yönetmen Alper Çağlar'ı çok başarılı buldum. Kesinlikle kendisini takipteyim. Şu anda çekim ve editlerine devam ettikleri çok ilginç bir konuya sahip "Panzehir" filmini de merakla ve sabırsızlıkla bekliyorum. Beğeni anlamında sizinle aynı fikirde olamasak da bu filmin elestirisini yazip henuz izlememis olanlarda uyandıracağınız ilgi için mutlu oldum, ellerinize sağlık :)
YanıtlaSilZaman ayırıp okuduğunuz ve yorum yazdığınız için asıl ben teşekkür ederim :) Elimden geldiği kadar yerli filmlere yer ayırmaya çalışıyorum. Sayısını çoğaltacağım. Beğensem de beğenmesem de yazacağım :)
SilTakipteyim, yeni yayinlarinizi bekliyorum :) Bu arada benim de film yorumlarimi yazdigim bir blogum var; "drfilmyorum.blogspot.com", takip ederseniz sevinirim :)
YanıtlaSil