Kaptan Phillips |
Söz konusu Tom Hanks’se filmleri koşulsuz
izlemeye koyulduğum blog takipçileri tarafından bilinir. Kaptan Phillips, henüz açıklanan Altın Küre adaylarında en iyi film, yönetmen, erkek oyuncu ve yardımcı
erkek oyuncu dallarında boy göstermeye başlayarak iddiasını koruyor. 133
dakikalık ABD yapımının yönetmenliğini Paul Greengrass üstleniyor. Greengrass’ı
“Bloody Sunday”, “The Bourne Supremacy”, “United 93”, “The Bourne Ultimatum” filmlerinden hatırlayabilirsiniz. Richard
Phillips’in “A Captain’s Duty: Somali
Pirates, Navy SEALs, and Dangerous Days at Sea” adlı romanından Billy Ray
senaryoya uyarlamıştır. Baş rollerini Tom Hanks, Barkhad
Abdi, Faysal Ahmed paylaşıyorlar. 55 milyon $’lık bütçesine karşılık şimdiden
200 milyon $ hasılat elde edilmiştir. Türkiye’de 25 Ekim’de gösterime girmişti.
MV Maersk Alabama adlı Amerikan
kargo gemisi, 2009’da yola çıkar. Somali kıyılarındayken korsanlar gemiyi işgal
eder. Kaptan Richard Phillips, başta tayfası sonra da gemisini kurtarmak adına
kendini kurban eder ve korsanların rehini olur. Korsanların lideri Muse’la
inanılmaz bir mücadeleye girer; lakin bu fiziksel bir mücadele değildir. Zekası
ve sabrı kaptanı bu güç durumdan kurtarabilecek midir?
Fragmanını izlediğimde dahi merak
duygumu hat safhaya çıkaran Kaptan Phillips, Tom Hanks’in her daim övülen
performansıyla beklentiyi hayli yukarı çıkarıyor. Öncelikle filmin yaşanmış bir
olay olduğunu unutmamak gerekir. Paul Greengrass, bu yaşanmışlığı en gerçekçi
halde yansıtmak için 2 aylık çekimlerin çoğunu deniz üstünde
gerçekleştirmiş. Zorluğunu tahmin edersiniz. Oyuncular kadar denizin dalgası,
rengi, kullanılan dekor baş rolü kapıyor. Greengrass adı geçince, macera ve
aksiyonun dolu dolu izleneceğine hem fikiriz. Bu sefer psikolojik gerilimi de
işin içine katıyor. Kapalı alan korkusu, yükseklik korkusu, hatta en mühimi hayatta kalabilme korkusu öne geçiyor. Kaptanın turuncu renkteki kurtarma
botunda yaşadığı sıkıntılar, alnından dökülen ter, gözlüğünde biriken
buğulanma beni haylice gerdi. Hatta o sahnelerde nefesim daraldı.
Greengrass, bu küçük detaylar sayesinde duyguyu neredeyse birebir
yansıtabiliyor. Amerikan gemilerinin aşağıdan çekimlerinde kuvvetinin büyüklüğü
vurgulanıyor. Hiç ulaşılmayacak kadar heybeti, sanki güvence sunuyor! Gemi, bot
sahneleri haricinde Somali çekimlerinde kullanılan renk, size fakirliği,
sömürgeliği ve halkın çaresizliğini hissettiriyor.
Gelelim senaryoya. Her ne kadar
birebir gerçeği yansıtmadığı yönünde itirazlar gelmiş olsa da tatmin edici
diyaloglar ve kurgu filmin çıtasını yükseltiyor. Karakter detaylandırmasında
özellikle kaptan, Muse ve Najee çok başarılı irdeleniyor. Kaptanın kendinden emin
halleri, tayfasını ve gemisini her şeyden kıymetli olduğunu düşündürtmesi,
Amerikan askerine güveni tam duruşu etkileyicidir. Somalili grubun korsanlığı dillere pelesenk
olmuşken, asıl korsanların büyük devletler olduğu aşikar. “Kimin mallarını
kimlerden kaçırıyorsunuz?” sorusu sıklıkla aklınızı kemiriyor. Güçlü – güçsüz,
zengin – fakir, sömüren – sömürülen kimdir, gayet açık. Seyrederken bir taraf
seçme güdüsü bu filmde muallakta kalıyor. Zira kaçırılan gemi Amerika’nın fakat
her daim sömürülen, çalışmak için fırsat kollayan ama yaşadığı topraklarda
fakirlikten başka çaresi olmayan genç Somalililer korsanlar var. Suçlu
Somaliler görünse de bu hayata onları sürükleyenler kim? Kaptanın bu yüzden
Muse ve ekibine karşı nefret duygusu beslememesi harika betimleniyor. Onların
da zarar görmesinden çekiniyor.
Müzik çalışmalarını Henry Jackman’in
üstlendiği projeye IMDB 8.1, Rotten Tomatoes 95 puan vermiştir. Geri
bildirimlerin çoğu olumludur. Altın Küre adaylıklarının yanında Oscar için de
adaylıklar geleceğine eminim. Tom Hanks’a hayranlığımı tekrar dile getirmek
istemesem de muhteşem oynuyor. Turuncu renkteki meşhur botta ve final
sahnesinde konuşmadan mimik ve jestleriyle herkese ders verebilir! Bu arada benle
yaşıt Somali doğumlu Barkhad Abdi, kimsenin beklemeyeceği takdire şayan bir
performans sergiliyor. Bakışlarındaki nefret, korku, sönmeyen umut her sahnede
içinize işliyor.
ahahaha evet Tom Hanks hayranlığın pek bilinmesi zor bir ayrıntı değil.
YanıtlaSilAlnından dökülen ter, mimikleri falan dediğin gibi olayın ciddiyeti ve gerilimini iyi yansıtıyordu bence de. Ve ve, o korsanların başı çocuk da iyiydi.
Filmi beğendim; ama film beklediğimden durağandı; ama zaten filme dair pek bilgim olmadan izlemiştim, ay ne bileyim; ama sonunda beğendim zaten.
Tom Hanks ve o aksanı varken zaten.... aksi düşünülebilemememez!
Durağan görünmesinin üç sebebi var bence: 1) 133 dakika olması 2) Mekan darlığı ve azlığı 3) Karakter sayısının azlığı. Hikaye mecburen sınırlandırılmış. Gözler yeni yerler, karakterler isteyip de bulamayınca akıcılık hissi azalabiliyor.
Sil7.8 lik bi film bence oscar kazanacak bir film değil. musa çok iyiydi ilk filmi olmasına rağmen suya atlama sahnesinde çoktan kurtarmaları lazımdı bence tekrar filikaya dönmesi saçma geldi son olarak da açık olan filika dediğin açık olur yahu :)
YanıtlaSilTom Hanks'e laf etme arkadaşım, üzülürüm :( Ayrıca bilmemek değil öğrenmemek hata. Ne bileyim ben filika açık mı kapalı mı olur :) Düzeltiyorum.
Silyok yahu filme dedim ben filikalar açık olur ya hep kapalı motorlu bişiy görünce onu dedim yazına bişiy demedim :) tom hanks e laf etmiş olur muyum hiç
YanıtlaSilBen de yorumundan sonra tekrar yazıyı kontrol ettim, hata bulamadım. Senin bildiğin vardır diye de ses çıkarmadım :)) Bak nasıl itaatkar bir insanım :p
Sil