12 Yıllık Esaret |
Altın Küre, Oscar, Bafta
adaylıkları derken tüm dikkati üzerine çeken 12 Yıllık Esaret, geçen hafta
Türkiye’de gösterime girmişti. Yönetmenliğini Steve McQueen’in üstlendiği
dramın senaryosu Solomon Northup’ın kendi hikayesini anlattığı kitaptan John
Ridley tarafından uyarlanmıştır. 133 dakikalık ABD yapımının oyuncu kadrosunda
Chiwetel Ejiofor, Michael Fassbender, Benedict Cumberbatch, Paul Dano, Paul
Giamatti, Lupita Nyong’o, Brad Pitt yer alıyorlar. 20 milyon $ bütçeye karşılık
şimdilik 79 milyon $ hasılat elde etmiştir.
1840lı yılların başında New
York’ta ailesiyle mutlu bir hayat yaşayan Solomon Northup, müzikle iç içedir. Bir gösteride müzisyen olarak görev almaya başlayan siyahi adam, gösteri için anlaştığı adamlar tarafından aldatılır ve kendini bir çiftlikte köle olarak bulur. Bu yaşına kadar özgür yaşayan Solomon, ailesinden, müzikten, mesleğinden ve en önemlisi rahatça nefes almaktan mahrum
kalmıştır. Artık hayat onun için çekilmez hal alır. Tek umudu yeniden özgür
kalmaktır!
Ana temanın kölelik olduğu pek
çok film seyretmiş biri olarak içlerinde belki de en gerçekçi aktarılanı 12 Yıllık
Esaret’tir. Amerika’nın insanlığa yaptığı/yaşattığı acımasızlık, ünlü yönetmen
McQueen’in gözünde öyle sade ama bir o kadar etkili ki 133 dakika boyunca
yerinizde çakılı kalabilirsiniz. Hans Zimmer gibi bir üstat müzik çalışmalarını
üstlenmişken bile en ufak abartıya rastlamıyorsunuz. Konu drama, ağlamaya
hayli meyilli. Sonuçta insanlık dışı sahnelere şahit olunuyor. Ancak Zimmer, Altın Küre ve Bafta’da aday olacak kadar enfes müzik yaparken dahi dramı
kullanmıyor. En az yönetmen kadar sade bir çalışma ortaya çıkarıyor. Renk ve
kontrast ayarının tesiri, ışıkla beraber zirveye çıkıyor. Kölelerin yüzündeki
terden tutun da Solomon’un kapalı kapılar ardında yaşadığı günler, yatağında
karanlıkta nefes alışı bile ruhunuza işliyor. Kameranın karakterlerin yüzüne
sıklıkla yakınlaşarak öyküyü anlatmasına alışkınız. 12 Yıllık Esaret’te ise bu
formül arka planda kalıyor. Geniş açının daha yoğun kullanılması olayı
gerçekçi kılıyor.
Senaryonun sertliği,
izlenirliliği zorluyor. Biraz sabır gerektiriyor. Sonuçta 2 saati aşan süre boyunca
çok kez vahşete yakın sahneler sunuluyor. Kölelere bakış açısı ise belki bu
vahşetten daha çok şaşırtıyor ve üzüyor. Çiftlik sahiplerinin kölelere sadece “mal”
olarak bakması, bunun için bahaneye bile ihtiyaç duyulmaması zaman zaman
sinirlendiriyor. Düşünün, kölelerin zaten günahkar doğduğuna
inanıyorlar. Onları satın almak, alırken çıplak vücutlarını kontrol etmek doğal karşılanıyor. Hiçbir şekilde suç işlediklerini düşünmüyorlar. Eğer teniniz
beyaz ise siyahileri köle olarak satın alabilir, dilediğiniz şekilde (!)
kullanabilirsiniz. Bu paragrafı yazarken bile gerildiğimi hissediyorum. Filmin
yaşattığı etkiyi varın siz tahmin edin.
IMDB’den 8.5, Rotten Tomatoes’tan
97 almıştır. 2013’ün en takdir toplayan ve beğenilen filmleri arasında yer
almaktadır. Adaylıkları yaz yaz bitmeyecek kadar çok:
Oscar: En iyi film, yönetmen,
erkek oyuncu, yardımcı erkek oyuncu, yardımcı kadın oyuncu, uyarlama senaryo,
prodüksiyon tasarımı, kostüm, kurgu
Altın Küre: En iyi film
(kazandı), yönetmen, erkek oyuncu, yardımcı erkek oyuncu, yardımcı kadın
oyuncu, senaryo, müzik
Bafta: En iyi film, yönetmen,
erkek oyuncu, yardımcı erkek oyuncu, yardımcı kadın oyuncu, uyarlama senaryo,
sinematografi, müzik, prodüksiyon tasarımı, kurgu, parlayan yıldız
Henüz tüm Oscar adaylarını
izleyemediğim için en iyi film, yönetmen ve oyuncular konusunda biraz
kararsızım. Lakin “Gravity” ve 12
Yıllık Esaret’in hayli önde olacağını tahmin ediyorum. Zaten şimdiye kadarki
ödüller bu doğrultuda ilerliyor. Yardımcı kadın oyuncuda gönlüm Jennifer
Lawrence’tan yana olsa da konu kölelik olunca Oscar bunu fırsat bilip çok
başarılı bir performans sergileyen 1983 Meksika doğumlu Lupita Nyong’o için göz
kırpabilir. 12 Years a Slave öncesinde Altın Küre ve Bafta’da adaylıkları
bulunan 1977 İngiltere doğumlu usta oyuncu Chiwetel Ejiofor, hayli zor bir
karakterin üstesinden geliyor. Onu seyrederken “Benim başıma gelse en ufak
umudum olmadan ölür giderim” cümlesini birkaç kez aklımdan geçirdim. Bunu düşündürecek
kadar başarılıydı.
Sabredin ve mutlaka izleyin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder