Crood'lar |
Altın Küre adaylığıyla dikkatleri çeken Crood’lar, 12 Nisan'da gösterime girmişti. Yönetmenliğini ve
senaristliğini Chris Sanders'la Kirk De Micco’nun paylaştığı animasyonun
seslendirmelerinde Nicolas Cage, Ryan Reynolds, Emma Stone isimlerini görüyoruz.
98 dakikalık macera, komedinin bütçesi 135 milyon $ olarak açıklandı. Hasılat
ise 587 milyon $’dır. ABD yapımı, sinemalara 3D özelliğiyle girmiştir.
Crood’lar yaşamları boyunca korku
ve korumayı öncelik kabul edilen bir ailedir. Yaşadıkları mağaradan asla
ayrılmamışlardır; ta ki depremler başlayana kadar. Aile reisi Grug, ailesini
korumak amacıyla istemeye istemeye ayrılma kararını verir. Kendilerine yeni bir
ev ararlarken dünyayı keşfetmeye başlarlar. Bu keşif esnasında esrarengiz Guy
da onlara eşlik eder!
Kıtaların ayrılmasını, “Ice Age” haricinde farklı bir boyutta
ele alan Crood’lar, hem ailenin önemini hem de modern hayata geçişteki
karmaşaları etkili bir dille ekrana aktarıyor. Aile, bildiğimiz (daha doğrusu
bize aktarılanlar kadarıyla tahmin ettiğimiz) en ilkel hayatı benimsemişlerdir.
Dışarıdaki tehlikelere karşı mağaralarından yemek bulma haricinde çıkmıyorlar.
Hele karanlık, onlar için korkuyla aynı anlama geliyor. Ancak, evin genç kızı
Eep dış dünyayı merak ediyor, mağarada hapis kalmak ona göre değil. Guy’ın
ortaya çıkmasıyla beraber deprem de ardı sıra geliyor ve göç kaçınılmaz hale
geliyor. Senaryonun işlenişi başarılıdır. Olayların sıralanması, birleştirilmesi,
içeriği, diyaloglardaki espriler güzel vakit sunuyor. Hatta modern hayatın ilk
buluşlarından ateşle başlayan keşifler, Guy ile birlikte peş peşe geliyor ve
hayli komik sahnelere yelken açtırıyor. Filmi dublajlı izlediğim için
orijinalinden farklı esprilere denk gelmiş olabilirim. Dublajlıda dahi her şey
yerli yerindeydi (En azından Gülben Ergen’in “Uçacaksın” şarkısı çıkmadı! “Ice
Age”i dublajlı izleyenler bilir!).
Filmde senaryo haricinde renk
kullanımı ve çizimler hayli öne çıkıyor. Crood ailesinin yeni dünyayı keşfi
esnasında adını tam koyamadığımız hayvanların gökkuşağından farksız renk
cümbüşüne bulanmaları, bitkilerin alabildiğince büyük ve bir o kadar da parlak
oluşu göz kamaştırıyor. Yaratıcılığın epeyce güzel bir noktasına ulaşılmış.
Başta hayvanların renkleri garipsense de o dönemi bilmediğimiz için hayal
gücünün devreye girmesi sizi mutlu kılıyor.
Karakter detaylandırmalarında Gru
ve kızı Eep favorilerimdir. Ailesini tüm kötülüklerden korumak için mağaraya
hapseden Gru, kuşak çatışması yaşıyor. Aslında kayınvalidesiyle arasında olan
şeyler onun da kızıyla arasında vuku buluyor. Aile filmlerinde vazgeçilmez
konulardan birini animasyonda esprili bir dille görmek de seyirciyi tatmin
ediyor. Eep ise yaşının verdiği heyecan ve merakla dünyayı tanımak istiyor.
Babasını çok sevmesine rağmen onun koruma içgüdüsünü yaşı itibariyle kavramakta
güçlük çekiyor. Birbirlerine olan sevgilerini söyleyememeleri de modern
dünyamızda dahi pek çok babanın halen başaramadığı bir gerçektir.
IMDB’den 7.3, Rotten Tomatoes’tan
70 puan almıştır. Genellikle olumlu geri bildirimler alan animasyonun ikincisi de
yolda! Şimdiden merakla bekliyorum. Altın Küre adaylığıyla beraber Oscar’a da
göz kırpar mı derseniz; “Despicable 2”dan
daha çok hoşuma gittiğini itiraf etmem gerekir. The Croods’ta minyonlar gibi
sevimli karakterler yok fakat içeriğe ve senaryoya baktığınızda onun önüne
geçmeli! Gerçi hasılat aynı şeyi gösteremiyor. Bakalım henüz izlemeyemediğim
üçüncü animasyon adayı “Frozen”ı nasıl
çıkacak?
Benim de hoşuma gitmişti, güzeldi yani ve ayireyeten bence de Despicable Me 2'den daha iyiydi sanki. Çünküüü....
YanıtlaSil"Çünkü"nün detayları yazılarda var zaten :))
Sil