Sona Doğru |
Tek karakter olmasıyla ilk
bakışta “Cast Away”i, denizin
ortasındaki mücadelesiyle de “Life of Pi”yi
anımsatan Sona Doğru, oyuncu performansıyla göz dolduruyor. “Margin Call”un yönetmeni J. C. Chandor,
yönetmen ve senaristliği üstlenmektedir. 106 dakikalık ABD yapımının oyuncu
kadrosu tek kişiden oluşuyor: Robert Redford! Kasım 2013’te Türkiye’de
gösterime giren macera ve dram, 8.5 milyon $ bütçesine karşılık 7 milyon $
hasılat elde etmiştir.
Yaşlı bir adam, Hint Okyanusu’nda
tek başına seyahat eder. Yatı, başıboş bir gemi konteynerine çarptığında kaza sonrası bilincini kaybeder. Kendine geldiğinde ise kazayı hatırlar ve yaşam
mücadelesi başlar. Zira telsiz ve radyosu çalışmaz. Koskoca okyanusun
içinde tek başınadır ve yatın durumu da pek parlak değildir.
Neredeyse diyalogsuz geçen bir
mücadeleyle karşı karşıyayız. İlk başta seyretmesi biraz zor görünüyor. Okyanus
ortasında, tek başına, kurtulması imkansız bir konumda! Ancak isimsiz kahramanın
hayata dört elle tutunması zamanla merak duygusunu ortaya çıkarıyor. Mükemmel
müzik çalışması bu sessiz sedasız kurguda adamla beraber baş rolü
paylaşıyor. Chander, hayli risk alıyor. Çok sade bir anlatım var. Önünüzde iki son tahmini oluşuyor: Adam ya
ölecek ya da sağ kalacak. Yani ihtimaller silsilesi aklınızı kurcalamıyor.
Peki, Chandor başarıyı nasıl yakalamış? Görselliği öne çıkarmış, bitmek
bilmeyen enfes su ve rüzgar sesinden yararlanmış. Adam, doğa ile çetin bir
savaşa girerken denizcilik bilgisini sonuna kadar kullanmış. Aklınıza gelmeyecek
şeyler yapıyor. Tabi yatçılıkla, denizcilikle ilgili bilgim olmadığından bazı
sahnelerde “Harika mantık, helal olsun” dedim. Bu gibi sahneler sayesinde
Chandor, karakterin tecrübeli bir denizci olduğunu anlatıyor. Yatın görünümü,
adamın kostümü, saçı, tavırları onu zengin ve iyi gösteriyor. İyilikten kasıt
kurtulması gerektiği inancına sürüklüyor.
Filmde eleştiriye açık en önemli sorun
okyanusla mücadeledeki sahnelerde okyanusun gerçek görünmeyişidir. Hatta bazılarında
o kadar stüdyo çekimi olduğu belli ki konsantre alt üst oluyor. Fazla dikkatli
baktığım için bu huzursuzluğu kendim de yarattım tabi ki. Bu eleştiriye ek
olarak, diyalogsuzluğun ve iki ihtimalli sonun yarattığı his sizi biraz
sıkabilir. Başarılı kurguya sahip olsa da favori filmlerim arasına giremez.
IMDB’den 7.2, Rotten Tomatoes’tan
94 almıştır. IMDB’nin puanının fazla olduğu kanaatindeyim. Altın Küre’de
en iyi erkek oyuncu ve orijinal müzik dalında aday olmuştur. Robert Redford iddialı
görünse de gönlüm ondan yana değil.
1936 ABD doğumlu usta oyuncu
Robert Redford, kendisinden beklenen muazzam bir performans çıkarıyor.
Oyunculuk dışında yönetmen, yapımcı, iş adamı ve çevreci unvanlarına da sahip
olan Redford, bu yaşına rağmen jest, mimikleriyle neredeyse hiç konuşmadan
yaşanılan tüm ıstırabı, yalnızlığı, mutsuzluğu ve umut kırıntılarını birebir
hissettiriyor. 1960’tan bu yana 50’den fazla projede oyuncu olarak yer almış.
Chandor, Robert Redford’u tercih ederek en doğru karara imza atmış.
Filmin sonu gayet kıvamında sonlanıyor. Ayrıca afişi gayet iyi tasarlanmış.
Filmi bugün izleyebildim fakat tek kişilik yaşam mücadelesi içeren filmleri çok sevsemde bu filme nedense pek ısınamadım. Film hakkındaki düşüncelerimiz pek uyuşmamış maalesef...
YanıtlaSilBir de belirtmek ya da uyarmak istediğim diyelim bi nokta var. Robert Redford 1960 değil 1936 doğumludur. ;)