Bizde gösterim tarihi belirsizken konusu gereği
dikkatimi çeken Lovelace, Linda (Boreman) Lovelace’ın dram dolu biyografisini
seyircilere sunmaktadır. Yönetmen koltuğunu Rob Epstein ve Jeffrey Friedman
paylaşırken, Merritt Johnson ve Andy Belling de senaryoyu ele alıyorlar. 93
dakikalık ABD yapımının baş rollerinde Amanda Seyfried, Peter Sarsgaard, Sharon
Stone, Robert Patrick, Chris Noth, Juno Temple isimlerini görüyoruz. Film için
ayrılan bütçe 10 milyon $’dır.
Aşırı dindar ailesinin baskısından kaçan Linda, ona
özgür yaşamın anahtarını sunan Chuck Traynor’a sorgusuz sualsiz teslim olur. Ne
Chuck ne de onun işi hakkında en ufak bilgisi yoktur. 1970li yılların başında “Deep
Throat” filmiyle ilk uzun metrajlı pornografinin baş rolünde oynar ve bir
anda dünyanın en tanınan insanlarından biri haline gelir. Şan, şöhret, para
artık Linda’nındır. Peki, ya sonrası?
“İlk porno filmdeki başrol oyuncusunun biyografisi”
denince filmin altında yatan dram elbette ikinci planda düşünülüyor. Lakin
ortadaki dram öyle yoğun ki, ne o neon ışıklar ne de Amanda Seyfried’ın
bonkörce sergilediği vücudu gerçekleri saklayabiliyor. İnançlarına son derece
sadık bir ailenin “hayatın tadına varmak isteyen” gencecik kızları Linda,
kalbini beş para etmez birine kaptırır. Aslında onun derdi Chuck değil, evden
kurtulmaktır. Ne yazık ki gençliğinin verdiği saflıkla şan, şöhret, parayla
birlikte başına gelmeyen kalmaz. Senaryo açısından ilerleyiş fena değil. Eğer
biyografi ağırlıklı bir dramı işlediğini akılda tutarsak film, artı puanlarını
suya düşürmez. Tabi şu da var: Önümüze serilen nice etkileyici biyografiler
var. Bu biyografilerin etkili olmasında karakterin yaşadıkları kadar yönetmenin
kamerası da önemli rol oynuyor. Linda Boreman’in hayatı yeteri kadar ilginçken
gözler yönetmene dönüyor!
Mekan, dekor, kostüm, saç ve makyaj tasarımı 1970leri
ve devamını gayet güzel anımsatıyor. Erkeklerin saç/sakal ve kostümleriyle
kadınların saç/makyajları hayli ilgi çekiyor. Özellikle Linda’nın sürekli
değişen saçları filme renk katıyor. Kullanılan renklerde sarı en çok dikkatimi
çeken oldu. Bunun dışında dönemi yansıtırken kaliteli görüntüden de ödün
verilmemiş. Kamera açılarında yakın planlar rahatsız etse de Linda’nın
psikolojisini ortaya çıkarmak adına gerekli olduğunu kabul etmek gerekir. Belki
de ani odaklanmalar için alternatif yollar düşünülebilirdi.
Evet, Sharon Stone! Linda'nın annesi rolünde! |
IMDB’den 6.1, Rotten Tomatoes’tan 52 almıştır. Geri
bildirimler eleştiri olarak geri dönmektedir. Linda Boreman’i ilk kez duyan
biri olarak biyografisini izlemeden önce yüksek beklentilere girmedim.
Eleştirmenler ve seyirciler sanırım dönemi ve Lidan Boreman’in hayatı anlatılırken
daha sağlam kurgu bekliyorlardı. E pek haksız sayılmazlar. Bu yönden çok güçlü
olmadığı aşikar.
Linda Boreman’in Amanda Seyfried’dan önce Lindsay Lohan’ın oynayacağını düşünmek
bile filmi izlememem için garantiydi. Neyse ki Seyfried son anda tercih
edilmiş. Linda karakterinin pasifliği, saf hatta zaman zaman “bön bön”
bakışları rahatsız etse de bunu yapanın karakter olduğunu düşünmek Seyfried’a
artı puanlar kazandırıyor. Seyfried’ın çok başarılı oynadığını kabul etmek
lazım. Beğendiğim kadın oyuncular içinde henüz yer alamasa da bu filmle öne
geçtiğini itiraf etmem gerekir.
Gelelim beni filmde şok eden tek kişiye: Sharon Stone!
Eğer oyuncu kadrosunda onun adını görmesem, Linda’nın annesini canlandırdığını
asla anlayamazdım. Nasıl bir makyaja bürümüşler de tanınmaz olmuş? Gözlerime
inanamadım. Koyu dindar bir anneyi oynaması şimdiye kadarki kariyeriyle güzel
bir tezat oluşturmuş. İyi ki de bu rolü kabul etmiş!
Güzel yazı olmuş, izlediğini bilmiyordum. blogda yorumunu görünce bakayım dedim. Evet sanırım işin dramatik boyutu ikinci planda kalacak gibi. bu tip filmlerde ilk bakılan yer olmuyor. doğru diyorsun :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim okuduğun ve beğendiğin için :)
Silrica ederim :)
YanıtlaSil