Sanal Hayatlar |
Temmuz
sonu Türkiye’de gösterime girse de geç keşfettiğim ve beğendiğim 2013 filmleri
arasında yer alan Sanal Hayatlar, aile ve beraberlikleri teknoloji
bağlantılarıyla harika bağlayan bir proje olmuş. Yönetmenliği Henry Alex
Rubin üstleniyor. 115 dakikalık dramın senaryosunu Andrew Stern kaleme
almaktadır. ABD yapımının baş rollerinde Alexander Skarsgard, Jason Bateman,
Paula Patton, Frank Grillo, Max Thieriot, Hope Davis, Michael Nyqvist, Andrea
Riseborough yer alıyorlar. Gösterime girmeden önce İstanbul Film Festivali’nde
seyirciyle buluşmuştu.
İşkolik avukat baba, ailesine yeteri zamanı ayıramaz. Çocuklarını kaybeden başka çift ise birbirinden uzaklaşmıştır. Kadın yalnızlığıyla boğuşurken sırlarını internette biriyle
paylaşır. Gözü yükseklerde olan bir gazeteci, mükemmel haber yakalamıştır:
Yetişkin sitelerinde canlı yayın yapan ergen çocuklar! Tüm bu insanların ortak
noktası ise internet. Hayat bir şekilde onları birbirine bağlamaktadır!
İletişimin vazgeçilmez unsuru haline gelen internet, insanların hayatında ne kadar
etkili olabilir? Sınırı nedir, hiç düşündünüz mü? “İnternetsiz yapamam, hele
cep telefonum olmadan asla!” diyenlerdenseniz, filmi kaçırmamanız gerekiyor.
Türkiye’de yaşananları bile gazeteden veya sitesinden değil de Twitter’dan
takip eden biri olarak, internet benim için vazgeçilmezdir. Lakin, sınırının
filmdeki gibi uç noktalara gelebileceğini görmek hayli şaşırtıcı geldi.
Avukat
babanın ailesinde, anne baba çocuklarıyla ilgili gibi görünse de ciddi kopukluk yaşanıyor. Asosyal erkek çocuk, okul çevresinde sevilmemektedir ve kendini arkadaşsız hayata mahkum etmiştir. Ailesi ise bunun farkında değildir. Abla okulun havalı kızlarından ve kardeşinin “ezik” görünümünden biraz rahatsızdır. Erkek
çocuğun başına gelenler sonrasında babası, internet aracılığıyla çocuğunu
tanımaya başlar; hem de yıllar sonra!
Küçük
bebeklerini kaybeden çift, bu üzüntüyle artık çift olduklarını bile
unutmuşlardır. Erkeğin kendi içine çekilmesi, kadını daha da yalnızlaştırır. Bir internet sitesinde tanıştığı adama üzüntülerini anlatır. Tek derdi
bebeğini kaybetmenin yaşattıklarını biriyle paylaşmaktır. Peki bu internetteki
adam kimdir? Asıl sebebi nedir? Bir aileyi daha ne kadar felakete
sürükleyebilir?
İnternette
canlı yayınla para karşılığında şov yapan ergenlik çağındaki çocuklar, kariyer
hedefinden vazgeçmeyen gazetecinin ağına düşerler. Gazeteci bir şekilde çocuğu
röportaja ikna eder ve dünyanın en önemli haber kanallarından birine adını
duyurur. Lakin, çocuğun kurtuluşu mu olur yoksa çocuk oyuna geldiğini mi fark eder?
Filmde
en sevdiğim nokta internetin her yaş kesiminden insanlara neler kattığı ve
kaybettirdiğidir. Tüm suçu genç nesle atmaktansa büyüklere, kocalara, haber
kanallarına, belki FBI’ya, kardeşlere paylaştırıyor. İnternet sadece
iletişim aracı değil; artık iletişimsizlik aracı olmuştur. Getirileri kadar
götürüleri hayli fazladır. Sanal alemin veremediği aile ilişkileri,
sıcaklığı arayan insanlar gittikçe yalnızlığa gömülmektedir. Yönetmen, bunu
neredeyse belgesel kıvamında bile düşünülecek şekilde aktarıyor. Mekan, dekor,
kostüm bir bakıma arka planda kalıyor. 3 ayrı hikayeden oluşsa da kurgu çok
başarılı ele alındığı için kafa karışıklığı yaşatmıyor. Senaryonun öne çıktığı
filmler arasına giriyor.
IMDB’den
7.4, Rotten Tomatoes’tan 66 almıştır. Bu sefer her iki sitenin ortalama notu
ideal düşüncesindeyim. Hayli kalabalık oyuncu kadrosu olmasına ve benim buna
hep karşı olmama rağmen, eşit miktarlarda hikaye paylaşımı karakterleri
tanımanıza, anlamanıza olanak sunuyor. Avukat baba rolündeki Jason Bateman
harika performans sergiliyor. Canlandırdığı karakter bir bakıma diğer tüm
karakterleri özümsemek için hazırlık yaptırıyor. En son “Oblivion”da seyrettiğim, gazeteci kadını canlandıran Andrea
Riseborough ise hırsları uğruna bir insanın hayatını nasıl etkileyebildiğini
gayet gerçekçi yansıtıyor.
Bu
arada belirtmeden geçemeyeceğim. Filmin adı, seyrettikten sonra çok daha anlam
kazanıyor. Günlük hayatımızda belki de “su” kadar gündemde olan Disconnect, internetten
öte iletişimsizliğe gönderme yapıyor. Ayrıca Türkçe’ye birebir çevrilmediği
için hep rahatsız olsam da bu sefer Sanal Hayatlar çevirisi filmin bütünlüğüne
tam uyuyor.
ilginç bir konusu vardı puan olarak 6.5 veriyorum ben
YanıtlaSilİnsaflı bir puanlama :) İyidir.
Sil