2010 tarihinde ilk
filmi seyrettiğimizde beklenmeyen bir keyifle çıktık sinema salonlarından.
Hatta yapımcılar 58 milyon $’lık bütçeye karşılık 200 milyon $ kazanınca
Red’i seri yapmaya karar verdiler. Alınan duyumlara göre üçüncüsü için kollar
sıvanmış! 2 Ağustos’ta gösterime giren Red 2’nun yönetmen koltuğunda ilk filmin
yönetmeni Robert Schwentke yerine Dean Parisot oturmaktadır. Senaryoyu Warren
Ellis’in aynı adlı çizgi romanından Jon Hoeber ve Erich Hoeber kaleme
alıyorlar. 116 dakikalık ABD yapımının baş rollerinde Bruce Willis, John
Malkovich, Mary-Louise Parker, Catherine Zeta-Jones, Byung-hun Lee, Anthony
Hopkins, Helen Mirren yer alıyorlar. Muhteşem kadrolu aksiyon komedinin bütçesi
84 milyon $’dır. Şimdilik ilki kadar hasılata ulaşmamış olsa da bütçeyi
yakalamış durumda.
Emekli olan CIA ajanı Frank
Moses, sevgilisiyle sesiz sakin ve beladan uzak bir hayat yaşamak istemektedir.
En yakın iş arkadaşı Marvin Boggs’un çabalarına rağmen işe devam etmek istemez.
Bir gün FBI ajanları ortadan kaybolan bir nükleer silahla ilgili Moses’ın
kapısını çalarlar. Zira Moses’ın bunla ilgili bilgisi olduğunu sanırlar! İşin
içindense farklı ülkelerin özel ajanlarının macera dolu mücadeleleri çıkar!
İlk filmi seyredenlere aynı hazzı
alma imkanı sunan Red 2, çok şaşırtmayan ve yenilik
katmayan bir projedir. Elbette favori dedem Morgan Freeman’ın ilk filmde
seriden çıkması beni biraz hüzünlendirdi. Gerçi o boşluğu usta oyuncu Anthony
Hopkins’le kapama fikri hiç de fena değil. Aradan yaklaşık 3 yıl geçmişken ilk
filmi hatırlatacak en ufak bir ipucu verilmemesi filmin en büyük kaybıdır.
İlkini seyretmeyen sinamaseverleri salonlara çekmek için verilen karar gibi
görünse de yanlış tercih olduğu aşikar. Oysa ana karakterlerle ilgili ufak
bilgiler serpiştirilse, Morgan Freeman’a selam gönderse daha etkili bir giriş
sunabilirdi.
Film boyunca karakterlerle ilgili
detaylara ulaşamıyorsunuz. Eğer ilk filmi benim gibi seyrettiyseniz, şanslısınız. Böylece Frank, Marvin ve Victoria arasındaki bağı
anlayabilirsiniz. Gerçi ilk filmde de çok detaylandırma yoktu. Filmin içinde
zamanla kendiniz tahminlerde bulunuyordunuz. Burada ise bilinmeyen onca yılın
ardından eski CIA ajanlarının yaşlılıklarını izliyorsunuz. Senaryodaki bu
eksikliği bir kenara bırakırsak, kalanı bol aksiyon sahneleri ve kadın kıskançlıklarıyla süslenmiştir. Güldürüyor mu? Evet. Heyecanlı vakit geçirtiyor
mu? Ona da evet. ( --- SPOILER --- Özellikle mavi arabayla takip sahnesi etkiliydi --- SPOILER --- ) Zaten filmin başka amacı da yok. Yani hedefe ulaşıyor.
IMDB’den 7.1, Rotten Tomatoes’tan
42 alan filme geri bildirimler orta şekerdir. IMDB’nin puanı yüksek olsa
da kabul etmek gerek: Filmin iddiası yok. Efsane oyuncuları bir araya
getirip aksiyon komedi yaratıyor. Bu gözle bakıldığında zevk alacağınıza
inanıyorum. Filmdeki favori ismim şüphesiz John Malkovich’tir. Mimikleri,
konuşmaları, hareketleri o kadar başarılı ki onun sahnelerinde ister istemez
gülümsüyorsunuz; aksiyon ortasında dahi! Helen Mirren’ın dahil olduğu sahneden
itibaren ise filme ayrı bir renk geldiğini belirtebilirim. İlk filmdeki komedi
içerikli aşkın yansımalarının devamı tekrar çıtayı yükseltiyor!
ilk filmini pek beğenmemiştim. Kadro nefis ama film biraz sıkı. Bunu izlemedim tabi. daha izlenilebilir olabilir. IMDB'si nasıl bu kadar yüksek o da ayrı bir konu :)
YanıtlaSilİkinci film ilkinden iyi değil, aynı havada gidiyor. Çok şey beklememek lazım.
Silanladım düşündüğüm gibi o zaman :)
YanıtlaSilBen ilkini izledim de pek hatırlamıyorum.
YanıtlaSilBöyle karlı bir yere gidiyorlardı?
Evet evet, hatta bağyanlardan biri keskin nişancıydı sanırım.
Aaaa, Hannibal amca. ahaha.
Favori dedeni tuttum.
Biricik Morgan dedem benim! Sapkınlığını saymazsak şapka çıkarırım :)
Sil