Son Aşk |
Ekim’de Türkiye’de gösterime giren Son Aşk’ı, gecikmeli de
olsa Michael Caine için seyrettim. 116 dakikalık dram, dram
komedi, Almanya, Belçika, Fransa ve ABD yapımıdır. Yönetmenliği üstlenen
Sandra Nettelbeck, Fransız Francoise Dorner’ın romanından senaryoyu uyarlamıştır.
Michael Caine’e Clemence Poesy, Justin Kirk, Jane Alexander, Gillian Anderson
eşlik ediyorlar.
Paris’te yalnız bir yaşam süren Amerikalı Matthew Morgan,
bir süre önce eşini kaybetmiştir. Büyük aşkla bağlı olduğu eşinin ölümü, onun
Paris’ten gitmesini engellemiştir. Gayet sıkıcı günlerin ardı arkası
kesilmezken bir gün dans eğitmeni Pauline’le tanışır. Genç kız yalnızlığını
Matthew’le, Matthew de yalnızlığını Pauline’le giderir, sıkı arkadaş olurlar.
Ta ki Matthew’in intihar girişiminden sonra çocukları Paris’e gelene kadar!
Şansa peş peşe iki Michael Caine filmi bloga denk geldi. Değişmeyen
tek şey ise onun ekranda harikalar yaratmasıdır. Filmi neredeyse tek başına
alıp götürüyor. Yeteneğini kıskanmamak mümkün değil. Matthew karakterine karşı
şefkat, acıma, sevgi gibi duyguları beslemenizi sağlıyor. Pauline’e ne gözle
baktığını anlamakta zaman zaman sıkıntı çekilse de bu yaşlı ve yalnız adama
kızmıyorsunuz, kızamıyorsunuz. Zira örneğini çokça gördüğümüz, duyduğumuz,
belki de yaşadığımız sevgi yoksunu babalardan biridir. Doğruları o bilir, güya
sevgisini gösteremez, kuyruğu her daim dimdiktir! İş yaşlanıp yalnızlığı
tadınca değişir elbette. Ne yazık ki çocukları arasındaki uçurum öyle
büyümüştür ki toparlamak mümkün değildir. Bu hikaye gayet bilindik olduğu için
seyirciyi biraz sıkabiliyor. Zira filmin gidişatını kolayca anlayabiliyorsunuz.
Hatta bazı sahnelerde replikler bile baloncuk halinde kafanızda belirebilir. Filmin
en zayıf noktası da senaryoyu işaret ediyor.
Yönetmen koltuğuna baktığımızda senaryodan çok daha iyi iş
çıktığı kesin. Paris’in çarpıcı manzaralarını bolca kullanmış. Neyse ki Eyfel
Kulesi gereksizce sahnelere katılmıyor da Paris’in ondan ibaret olmadığını
görebiliyoruz. Kafeleri, parkları, sokakları net ve temiz görüntüyle sunuluyor.
Renk ve kontrast ayarları senaryonun aksine hayli başarılıdır. Ayrıca Matthew’in
az ışık alan evi ve düzeni karşısında Pauline’in az eşyalı, karışık evi karakterlerin
ruh halini ortaya koyuyor. Detaylara dikkat edilmesi dram açısından artı
puan kazandırıyor.
IMDB’den 6.7 almıştır. Michael Caine’e övgüler her daim az
kalacağı için diğer oyunculardan bahsetmekte fayda var. 1982 Fransa doğumlu
Clemence Poesy, tiyatro, TV ve sinema projelerinde yaşına oranla hayli yer
almıştır. Onu “Harry Potter”da Fleur
Delacour olarak seyretmiştik. Ayrıca “In
Bruges”, “127 Hours”, “The Silence of Joan” filmlerinde de rol
almıştır. Michael Caine’nin karşısında daha etkili bir oyuncu olmasını tercih
ederdim. Hayalimdeki Pauline’i sanki canlandıramadı veya mimikleri, bakışları
yeterli gelmedi. Justin Kirt ve Gillian Anderson ise yan rollerde Poesy’den çok
daha etkiliydiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder