21 Haziran 2013 Cuma

The English Teacher (2013)



Baş rolde Julianne Moore var diye şans verdiğim ABD yapımı The English Teacher, henüz Türkiye’de gösterime girmedi ve girme ihtimali kesinleşmedi. Craig Zisk’in ilk uzun metrajlı filminin senaryosunu Dan – Satcy Chariton kaleme alıyorlar. 93 dakikalık dram komedinin baş rollerinde Julianne Moore, Greg Kinnear, Michael Angarano, Nathan Lane yer alıyorlar.

45 yaşındaki edebiyat öğretmeni Linda, hayatını mesleğine adamıştır. Evlenmemiştir ve bunu hiç de düşünmemektedir. Hayatı gayet sade bir şekilde evle okul arası devam ederken, eski öğrencilerinden Jason kasabaya dönüş yapar. Jason, New York’ta oyun yazarlığı eğitimi almıştır. Babasının hukuk okuması yönündeki baskıları nedeniyle zor günler geçirir. Jason’daki yeteneği gören Linda, onun yazdığı tiyatro oyununu okulda sahnelemeye karar verir. Okulu, Jason’ı, öğrencileri bu işe ikna etmek için neredeyse seferberlik ilan eder. Bu oyun, Linda’nın tüm hayatı alaşağı edecektir.

The English Teacher’ı, Julianne Moore’un sinemaseverlere attığı “ufak bir kazık” olarak hatırlayacağım. Bu cümleden sonra yorumlarımı az çok tahmin etmeniz mümkündür. Filme kötü diyemiyorum; başka bir baş rol oyuncusuyla evde “çıtır çerez” kıvamında seyredilebilir ve balon misali unutulup gider. Seyredenleri aldatan ise Moore’un baş rolde olması ve afişte çok tatlı görünmesidir. Hangi amaçla böyle bir senaryoya dahil olmak istedi; anlamak çok güç.

Mekan, dekor, kostüm, müzik dram komedi türüne göre gayet başarılı. Öykünün çoğunun okulda geçtiğini düşünürsek detaylar güzelce ele alınmaktadır. Karakter sayısı çok olsa da okul mekan seçilmişken bu ayrıntı göze çarpmıyor veya en azından makul kalıyor. Temiz görüntüsü ve ayrıcalık hissettirmeyen kamera çekimleri var. Artı veya eksi puan katamıyor.
Senaryo ve kurgu ise beklentinin hayli altındadır. Hikayenin özü gayet başarılı: Edebiyata aşık bir öğretmen, eski öğrencisinin tiyato oyununu sahnelendirmek istiyor. Gayet net bir amaç var. Bunu ele alırken aksiliklerin peşini bırakmaması 93 dakikayı kapsıyor. Senarist, aksilikleri aktarayım derken film çorba oluyor. Birbirinden alakasız konular, ilgisi olmayan karakterlerin ilişkisi kurguyu alt üst ediyor. Yan öykü(cük)ler o kadar fazla ki hedef asıl konudan sapıyor ve bir daha toparlanamıyor. Tüm karakterler kurgu gibi özlüğünü yitiriyor. Bir tiyatro oyunu herkesin huyunu suyunu değiştiriyor neredeyse. Yani biraz ütopik kaçıyor. Aslında filmin vermek istediği mesajı hissediyorsunuz. Mesajı vermeye çalışırken senaristin kafasının niye bu denli karıştığını anlamak ise imkansıza yakın.

IMDB’den 5.7 alan filme neredeyse eleştiri dahi gelmemiş. Türkiye’de sanırım sinema salonlarına uğraması zor. Belki isminden ve baş rolünden dolayı yaz aylarında şans bulabilir. Tavsiye eder miyim? Julianne Moore gibi sevdiğim bir oyuncu varken evet; sinemasever olarak hayır!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...