Katil |
Türkiye gösterim tarihi belli
olmadan, karakterin ilginç yaşamı nedeniyle izlemeye koyulduğum Katil,
oyuncuların harika performanslarıyla büyülüyor. Yönetmen ve senaristliğini Ariel
Vromen üstleniyor. Senaryo Anthony Bruno’nun aynı adlı kitabından
uyarlanmıştır. ABD yapımı 105 dakikalık gerilimin baş rolleri ise göz dolduruyor:
Michael Shannon, Winona Ryder, James Franco, Chris Evans, David Schwimmer.
Hikayenin yaşanmış olduğunu belirtmekte fayda var. 10 milyon $ bütçesi vardır.
İstanbul Film Festivali’nde seyirciyle buluşmuştu.
Richard Kuklinski, soğukkanlı bir
aile babasıdır. Önemsediği tek şey karısı ve çocuklarıdır. Geceleri ise eşinin
bile bilmediği bir kılığa bürünür: Katil! Yasa dışı suç ve eylemlerin en
korkutucu adamıdır. Üstelik bundan hiç pişman değildir.
Bu aralar şansıma üst üste
biyografi filmleri denk geliyor. 100’den fazla kişiyi öldürdüğüyle bilinen
Richard Kuklinski, gerçekten filme alınmaya değer hayat yaşamış. Bunca insanı
öldüren birinin mükemmel bir aile babası olabileceğini düşünüyor musunuz?
Filmde aktarılanlar doğru ise takdire şayan ilişki var karı koca ve baba
çocukları arasında. Tabi bu “mesleğin” götürülerinden en önemlisi sinir
haraplığıdır. Richard Kuklinski de bunu fazlasıyla yaşıyor.
Anthony Bruno, biyografiyi
bizlere aktarırken heyecanı aynı oranda yaşatamıyor. Bu denli karanlık, ilginç bir
hayatta insan daha fazla adrenalin yaşamak istiyor. Sanki aksiyon yerine ana karakterin
psikolojik iç savaşını anlatmayı tercih etmiş. Böylesine bir suç filminde
durağanlıklar yaşamak beklentiyi düşürüyor. Tabi bu düşüncelerim, filmin kötü
olduğu kanaatini yansıtmasın. 105 dakika hızlıca akıp gidiyor. Hatta daha
detaylara inerek süre uzatılabilirdi.
Mekan, dekor, kostüm detayları
anlatılan yıllara ve konuya göre başarılıdır. Özellikle yıllar içerisinde
Richard’ın değişimi saç ve kostümlerle daha net anlatılıyor. Koyu rengin
hakimiyeti, Richard’ın psikolojisini öne çıkarıyor. Richard haricinde yakın
çekimin çok kullanılmaması ise benim gözümle artı puandır.
IMDB’den 6.9, Rotten Tomatoes’tan
da 67 almıştır. Aksiyonun azlığı hikayenin ilginçliğine biraz sekte vurmuş olsa
da vasat üstü olduğu aşikar. Özellikle Michael Shannon’ı performansı görülmeye
değer. Shannon’ı ilk kez görmüş olsam rol yaptığına değil de kendisi gibi
davrandığına inanacağım. Mimikleri, vücut hareketleri, bakışı, ses tonu role o
denli yakışmış ki başkası oynasa bu kadar etkili olur muydu, bilmiyorum. Winona
Ryder’ı anne rolünde görmek biraz garip geldi. Yaşlılık belirtileri başlamış. Richard’ın eşini ise çok iyi oynuyor.
Bu arada filmin adının verilme
sebebini biraz geç açıklıyorlar. Uzun süre “Neden Iceman?” diye düşündüm. Gayet
oturmuş, harika bir lakap, o ayrı!
Michael Shannon süperdi gerçekten
YanıtlaSilÇok başarılı çook!
Sil