İzlemek isteyip de arşive bir
türlü el atamadığım Gigi’ye kavuşmanın sevinciyle klavyenin başına geçtim. Klasik
filmler arasında hatırı sayılır bir yere sahip olan Gigi, aldığı ödüllerle
adını bugünlere taşımıştır. Yönetmenliğini Vincente Minelli’nin yaptığı film,
1944 tarihli aynı adlı romandan Alan Jay Lerner tarafından senaryoya
uyarlanmıştır. 115 dakikalık romantik komedi, müzikalin baş rollerinde ise
Leslie Caron, Louis Jourdan, Maurice Chevalier ve Hermione Gingold yer alıyorlar.
ABD yapımının bütçesi 3 milyon $ civarındayken, hasılatı 13 milyon $’ı geçmiş.
Ucu bucağı bilinemeyen servete sahip olan Guston, Paris’in bu görkemli yaşamından artık sıkılmıştır. Zenginliğin
verdiği doyumsuzluk onu tatmin edememektedir. Duygusal çöküntüsünü,
amcasının tanıdığı bir kadının torunuyla vakit geçirerek gidermeye çalışır.
Hayli çapkın Guston’a karşılık, güzeller güzeli Gigi, erkeksi ve rahat tavrıyla
dönemin Parisli ve görgülü kadınlarının yanında biraz tuhaf durur. Lakin zaten
o tür kadınlardan sıkılan Guston, Gigi’nin yanında neşeyi bulur. Gigi ise
terbiyeli ve görgülü bir kadın olma yolunda adımlar atmak zorundadır!
Çocukluğumda Türk filmlerinde
sıkça rastladığım peri kızına dönüş senaryolarından birinin zamanında 9 Oscar
getirdiğini bilseydim, o filmleri daha dikkatli izlerdim. Kuralları olan bir
ananenin elinde büyüyen Gigi, kendi ufak dünyasında mutludur. Hafif erkeksi
hareketlerinin yanında inanılmaz bir güzelliğe sahiptir. Evlerine gelip giden
Guston ise bu genç kızı tamamen “çocuk” olarak görür. Onla sohbet etmekten,
onun deli dolu hallerinden hayli zevk alır. Ta ki Gigi’nin ananesi ve onun
kız kardeşinin Guston’la Gigi’nin arasını yapmaya çalışana dek! İşte bu yolda hayli
bilindik bir senaryoyla karşılaşıyoruz. Lakin yıllardır bildiğimiz hikayelerin
belki de öncüsü sayılır. 1944 yılında kaleme alındığını düşünürsek, bizi
hayallere iten, ekrana bağlayan nice filmin hak sahibi bile Gigi diyebiliriz.
Kostümlerin çekiciliği, dönemin
saç ve makyaj tasarımıyla birleştiğinde gözlerinizi ekrandan ayıramıyorsunuz. Şöhret
dolu bir hayatın içinde bitmek tükenmek bilmeyen partiler, balolar, deniz
sefaları görsel bir zenginlik katıyor. Guston karakterinin zenginliğini göstermek adına arabalar,
mücevherler, evler sıra sıra diziliyor. Enfes müzik ve şarkılarla hikayenin
beslenmesi ise gözleriniz kadar kulağınıza da hitap ediyor.
Senaryoda ise paranın insanları ne hale getirdiğini, doyumsuzluğu ve zengin erkeklerin gözünden kadınlara bakışı saptayabilmek mümkün. Gigi'nin ananesi ve onun kız kardeşi, Gigi'yi rahat bir yaşam uğruna ittikleri koşul hayli tartışmaya açık. Oysa ki o dönemde geçerli olan (ki hala öyle) bir gerçekten bahsediliyor!
IMDB’den 6.9 almasının sanırım
tek nedeni yukarıda uzun uzun yazdığım sebepten kaynaklanıyor. Alışagelmiş
bir senaryo var ortada. Hatırlanması gereken şey ise bunun bizim
alıştıklarımızın öncülerinden olmasıdır.
Gigi aldığı ödüllerle kalitesini,
izlenirliliğini fazlasıyla ispatlıyor:
Oscar Ödülleri: En iyi film,
yönetmen, uyarlama senaryo, sanat yönetmeni, sinematografi, kostüm tasarımı,
kurgu, özgün müzik, şarkı.
Altın Küre Ödülleri: Müzikal ya
da komedide en iyi film, yönetmen, yardımcı kadın oyuncu.
Bir de en iyi film müziği albümü
Grammy ödülü!
Gigi romanı, 1958 yılı haricinde
1949’ta filme alınmıştır. Bir kez tiyatroya, bir kez de müzikale çevrildiyse de
ses getiren proje sadece bu film olmuştur. Baş roldeki 1931 Fransa doğumlu
Leslie Cliare, 40’tan fazla film, 20’den fazla TV, 22 tane tiyatro projesinde
yer almıştır. Johnny Depp’in çok sevdiğim “Chocolat”
filminde Madame Audel’i canlandırmıştı. Bu yaşına rağmen çalışmayı hala bırakmaması
takdir edici.
Okunma oranlarını bilemem tabi; ama o kadar gereksiz ve boş yazılar öyle ateşli okur yorumlarıyla dolarken; senin el emeği yıllardır yürüttüğün bu sitenin, kronik olarak yazılarla süslediğin bu film arşivlerinin, hiç kaybetmediğin istikrarınla delirttiğin klavyenin daha fazla yorum almaması nedensiz bir hüzne gark etti beni. Aslında bana neyse ki?
YanıtlaSil- Fark ettim de takip ettiklerimden yazan neredeyse bir sen kalmışsın, o yüzden bu serzenişim. ahaha. -
Şimdi bu burada dursun, bir anda seni yorum bombardımanına tutacağım.
Hey kal,
sağlıcak.
Haydi bombardıman yorumlara selam,
ce e!
Konu sinema olunca tıklama ve yorum sayısı da az oluyor haliyle. Moda veya makyajla ilgili blog mu açsam diye düşünüyorum bazen :) Şaka bir yana, şikayetim yok. Sadece keyif aldığım için yazıyorum. Senin toplu yorumların mutlu etmiyor değil tabi :)
Sil