30 Temmuz 2014 Çarşamba

Aşk Oyunu (2014)

Aşk Oyunu
İlgili bir Galatasaray taraftarı olarak Aşk Oyunu filmini gösterimdeyken seyretmek istesem de fırsatım olmamıştı. Gecikmeli de olsa ekran başına oturabildim. Nisan 2014’te gösterime giren romantik komedinin yönetmen koltuğunda Umut Yüksel oturuyor. Senaryo ise Umut Yüksel’le beraber Ezgi Yüksel’e aittir. 90 dakikalık yapımın baş rollerinde Kemal Uçar, Pınar Göktaş, Lemi Filozof, Ebru Öztürk ve Suzan Kardeş yer alıyorlar.

Fanatik Galatasaraylı Cevat, bir restoranda profesyonel aşçıdır. Bir gece rüyasına rahmetli babası Ekrem girer. Galatasaray’ın Fenerbahçe’yle oynayacağı final maçı için tüyo verir. Kendine rüyaya kaptıran Cevat, arkadaşlarını toplayıp sevgilisinden habersiz babasının dediklerine doğru yol alır. İşte o gece Cevat’ın hayatını beklenmedik şekilde değiştirir. İşi, aşkı ve Galatasaray’ı hallaç pamuğuna döner.

Aşk Oyunu, adıyla kadın seyirciyi, fragmanıyla erkek seyirciyi çekmeye çalışan; sonunda her iki tarafı da mutlu edemeyen bir romantik komedi adayıdır. Fragmanı izleyen Galatasaraylı bende de merak uyandırmıştı. Lakin takıma olan sevdası, aşkının hayli arkasında kalıyor. Hatta tamamen unutturuyor. Filmin belli bir noktasına kadar Galatasaray’ın adı geçip de sonrasında adeta yok olması seyirciyi kandırma taktiği olarak akılda kalıyor. Her ne kadar Cevat, Galatasaray’ı değil sevdiği kadını seçse de geçişin yapaylığı rahatsız ediyor.

Filmin konusu gayet net: Kadınların erkekleri bazı taktiklerle dize getirmesi. Erkekleri yönetilebilir kıvamda göstermesi bir kadın olarak beni dahi rahatsız etti. Bir insanın hayatı beyaz tahtaya yazılan maddelere mi bağlıdır? Daha önce fazlasıyla benzerlerini gördüğümüz, hepi topu romantik bir komedi deyip geçemeyenlerdenim. Bu detaya takılıyorsam sürükleyiciliğinde, konuların birbirine geçişinde sıkıntı var demektir. 
Mekan, dekor, kostüm detayları türe göre başarılıdır. Müzik de filmin kurgusuna yakışıyor. Karakter detaylandırmaları ise konudan tamamen bağımsız! Cevat neden aşçı? Sadece Mengenli olduğu için mi? Peki, mesleği filme ne katıyor? Hiçbir şey. Cevat’ın arkadaşları ile Cevat’ın sevgilisinin arkadaşları (nasıl arkadaşlarsa artık) neden bu kadar yan rollerdeler? Filme hiçbir şey katmadan dakikalarca filmde yer alıyorlar fakat onlara dair en ufak bilgimiz yok. Film boyunca üç karakter izleyiciyi tatmin ediyor: Cevat’ın annesi, rahmetli babası ve babasının arkadaşı. Rolleri ufak da olsa karakterleri çok güzel yansıtıyorlar ve sizi olanlara inandırıyorlar! Diğer yardımcı rollere inat onların sahneleri ışık gibi parlıyor.

Oyunculara değinecek olursam, Kemal Uçar, Pınar Göktaş, Ebru Öztürk genç ve umut vaat eden görünümdeler. Lemi Filozof ağırlıklı komedi film ve dizilerinde yer alıyor. Farklı karakterlerde göremediğim için yorum yapmakta şimdilik güçlük çekiyorum. Suzan Kardeş ve Ahmet Somers, filmin tek kurtarıcıları diyebilirim. İyi ki yan karakterlere hayat vermeyi kabul etmişler.


Dilerim ki Galatasaray’ı içeren başarılı filmler sinemada yerini bolca alır.


2 yorum:

  1. Galatasaray lafını duyunca koptum konudan. Aşk Tutulması'ndan selamlar.... ahahaha.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Galatasaray'ıma laf yok :p Sinemayla bağlantısı olmasa da ne yapalım, o da bir tutku işte :))

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...